Gazzeli teyzenin düşündürdükleri!

Sesli Dinle
A -
A +

Gün geçmiyor ki Gazze’de zulüm gören, perişanlık içerisinde bulunan bir insanın videosu önümüze düşmesin. Onları gördüğümüzde savaşın başka bir boyutuna rastlıyoruz. Gazze’de nice destanların yazıldığını anlıyoruz. Bazen bir çocuk, bazen bir doktor ve bazen bütün yakınlarını kaybetmiş bir ana bir babanın vakur duruşuna şahitlik ediyoruz...

 

Önceki gün de bir yaşlı teyzenin videosuna rast geldim. Ne müthiş dersler vardı.

 

Sanki bütün savaşı, çekilen çileleri, ne yapılması gerektiğini ve bütün bunlardan nasıl ders çıkarıldığını ifade ediyordu.

 

Bunca elem, keder ve acı karşısında isyan yok, küfür yok, teslimiyet var tevekkül var. Teyzenin bu minvalde konuşmasını dinlerken eski Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’in deprem zamanı söyledikleri hatırıma geldi. “Depremzedelerin gönlü naz makâmındadır. Onlar Allah'a karşı kırık, devlete karşı öfkeliler” diyordu. Din bakımından şirk içerikli, devlet bakımından da vatana hıyânet sayılacak derecede ağır bu ifadeler ile, Allah’a karşı teslimiyeti ve tevekkülü unutmuş sanki onları isyana davet eder vaziyetteydi. Görmez’in, teyzenin videosunu dinlemesini ve ibret almasını isterdim. Teyzemiz ise şöyle diyordu:

 

“Allah rahimdir... Binlerce bomba ile yaşasak da ve hiç bomba görmeden rahat yaşasak da Allah rahimdir. O yüzden öncelikli olarak bu olayları (Gazze’deki feci manzaraları) gördüğümde Allah bu olaylara nasıl izin verebilir dememeliyim. Allah bir sebebe binaen buna izin verdi demeliyim... Allah’ım ya sebebi göster ya beni güçlü kıl demeliyim. Allah’ın hikmetinden asla şüphe etmeyin!..

 

İkincisi hepinizin siyer okuması gerekiyor. Siyere işte tam da bu anda ihtiyaç duyuyoruz. Çünkü Gazze halkının başına bunlar neden geliyor diye düşünmeniz gerekiyor. Yetmiş Kur’ân hafızı Bi'ri-Maune'de şehid edildiğinde ne olmuştu? Uhud’da Hazreti Hamza’ya neler yapılmıştı. Onlar, Cenab-ı Hakka ve Resulullah efendimize en yakın insanlar değil miydi? Allah onları kurtarmaktan aciz miydi? Mekke’nin fethi neden 3, 5, 7, 9 yıl sonra olmadı da 23 yıl beklenildi. Bunları düşünmemiz ve anlamamız gerekiyor. Dolayısıyla bunları anlamak için siyere ihtiyacımız var. Peygamber efendimizin hayatını en mükemmel şekilde öğrenmeliyiz...”

 

Yaşlı teyzemiz sabrı, tedbiri ve zamanlamayı en güzel ve çarpıcı bir ifade ile naklediyor. Reçetenin Peygamber efendimizin hayatında gizli olduğunu onun okunması ve anlaşılması gerektiğini belirtiyor...

 

Teyzemizin özelinde Filistinlilerin bu vakur duruşu tüm dünyanın dikkatini çekmiş durumdadır. Yüz binlerce insan böyle bir teslimiyet nasıl olur diyerek Kur’ân-ı kerimi okuyor, inceliyor, İslam’ı öğreniyor. Niceleri de Müslüman oluyor.

 

Öte yandan bugün Gazze’yi yorumlayanlar artık yapacak bir şeyleri kalmamıştı, öyle de böyle de öleceklerdi diyerek tedbirsizliğe ve sanki intihara kapı aralıyorlar.  

 

Gazze’deki teyzenin hadiselere karşı şu mükemmel bakışını, ibretlik duruşunu, vakarını, Rabbine karşı teslimiyet ve tevekkülünü maalesef biz gençlerimize veremiyoruz, anlatamıyoruz.

Küfür tek millettir!

Bizim okullarda verdiğimiz siyer dersleri ve tarih okumaları ibret vermiyor düşündürmüyor, tahlil yeteneğini geliştirmiyor!

 

Batı'nın kukla idarecileri ile yönetilen İslam ülkelerinde İslam tarihi hakkıyla verilir mi? Verilmiş olsa böyle acınası durumlara düşülür müydü? 

 

Bakınız Sultan II. Osman döneminde yaşanan bir anekdotu aktaralım. Bu ve bunun gibi ibretlik kıssalar anlatılsa inanıyorum ki gençlerimizin birlik ve bütünlüğü hadisleri yorumlamaları bambaşka olacaktır. 

 

II. Osman döneminin önemli devlet adamlarından biri Debbağzade Mehmed Paşa idi. Hudut ahvallerine ziyadesiyle vâkıftı. Divanda bulunan devlet büyükleri hudut hadiselerinden kendisinin tezlerine büyük kıymet verirlerdi.

 

Padişahın üzerinde büyük nüfuz sahibi olan Darüssaade Ağası Süleyman Ağa Lehistan Seferi öncesinde kendisiyle bir mülakat yapmıştı. Bu sırada Süleyman Ağa kendisine:

 

“Leh Kralı, padişaha mukabeleye gelir mi ve gelmeye ikti­darı var mıdır?” diye sordu.

 

Mehmed Paşa:

 

“Biz gelir diyerek tedarik görelim, gelirse tedbirde kusu­rumuz bulunmaz. Gelmezse devlet padişahındır, bildiğimiz eli­mizden alınmaz” diyerek cevap verdi.

 

Bu cevaptan ağa­nın canını sıkılmıştı. Sert bir şekilde:

 

“Biz seni serhatte düşmandan haberdar ehl-i vukuf an­lardık. Sen dünyadan bî-haber imişsin. Leh Kralı ne köpektir ki Âl-i Osman padişahına karşı dura, anın ne denlü askeri olsa gerek” dedi. Debbağzade Mehmed Paşa ise:

 

“Ağa hazretleri! Düşmanı hor ve hakir görmek olmaz. Cümle küffar bir millet hükmündedir, Nemçe, Moskov, Macar belki İspanya ve Françe ve Papa ve sairleri kimi asker ve kimi mal ile yardıma koşarlar ve aralarında namus-ı din gözetirler” diye mukabelede bulundu.

 

Buna rağmen Süleyman Ağa dediğinde ıs­rar ile:

 

“Böyle bunakların tedbirinden ne hayır olur” diye Debbağzade’yi aşağılamıştı.

 

Süleyman Ağa zihniyetindeki devlet adamları sonunda II. Osman Han’a en acı akıbeti yaşatacaklardı.

 

Tarihi bilenlerin yetmiş beş yıldır stratejik ortak diye gördükleri ülkelerin davranışlarına bakıp şaşırmamaları gerekirdi. Dost bildiklerinin ellerine fırsat geçtiği anda kendilerine en büyük acıları yaşatabileceklerini bilmeli idiler. Dün Bosna’da Kosova’da yaşananların Irak, Suriye, Libya’da ve bugün Filistin’de görülen korkunç katliamların yarınlarda ülkemizi vuracağını unutmamalıyız. Bugün İsrail’i dost olarak görenlerin yarınlarda yiyecekleri darbelere hazır olmaları gerekir.

Oğuzhan Uğur ve tarih tiyatrosu!

Millî Eğitim ordusunun on yıllar boyunca yapamadığını sosyal medya fenomenleri bir günde algı operasyonu ile yerine getirebiliyorlar. Oğuzhan Uğur deprem zamanında "baraj patladı" yaygarasıyla çalışmaların durmasına sebep olmuş ve bu sebeple hayatını kaybeden vatandaşlarımız olmuştu. Sonra özür dilemeleri gidenleri geri getirmedi.

 

Oğuzhan Uğur, İsrail’in Filistin’e saldırıları sırasında ise Celal Şengör ve İlber Ortaylı’yı programına davet ederek asırlık yalanları sual olarak yöneltti.

 

“Filistinliler topraklarını sattı mı?” diye Celal Şengör’e soru yöneltildi. Celal Şengör yer hareketlerini inceleyerek mi bu suale cevap verecekti. Soruya ve sorulan kişiye bakarsın, soranı da anlarsın. Fırıncıya gidip şu kumaştan elbise çıkar mı diye kumaşı göstermek gibi bir şey!

 

Öteki de ben bilmem deyip Ortaylı’ya ne dersin diyerek sormuyor! “Ooooo büyük oranda sattılar” diyerek afaki bir cevap veriyor. Elifi görse mertek sanır misali Osmanlı dönemi Filistin belgelerini göstersek inanın ters tutar. Fakat ahkam kesmekte üzerine yok!

 

İlber Ortaylı da başını sağa sola döndürerek kendisine destek vermeye çabalıyor. Belge yok bilgi yok. Sattılar sözünü duymasıyla birlikte Uğur ve avanesi ayakta alkışlıyorlar...

 

Neden anlattım bunu! Zira sosyal medyayı elinde tutanlar bu söyleşiyi milyonlara izlettirdiler.

 

Şimdi üniversite ve liselerde inanın azımsanamayacak bir kitle, Filistinliler için “sattılar topraklarını, görsünler günlerini” deyip İsrail’e hak vermektedir.

 

Millî Eğitim Bakanlığının artık uyanması lazım!.. Bir yalanın peşine düşen nesiller nasıl yetiştiriliyor? Bunların irdelenmesi lazım.

 

Millî eğitimde nice on yıllar heba oldu, artık uyanalım. Teknik konularla uğraşmayı bırakıp asla ve öze dönelim!

 

 

 

TEFEKKÜR

 

 

 

Tegayyür eylemiştir âlemin ol rütbe ahlâkı

 

Bize nakli tevârihin gelir gûyâ yalan şimdi

 

                                                      Ziyâ Paşa

 

 

 

(İnsanların ahlâkı öylesine bozulmuştur ki,

 

Anlatılan tarih olayları, bize yalan gelir şimdi.)

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Gönül aktaş17 Kasım 2023 11:53

Kıymetli Ahmet hocam yazılarınız soğuk bir su misali okudukca insanın gönlü ferahlıyor biryandanda yanan ateşe deva olmuyor doğruyu söylemek anlatmak yazmak insanların beynine yerleştirmekten kolayda yalnız bunları içlerinde hissetmeleri kolay olmuyor sizler doğruları anlatsanızda hala bir kesim doğruları kabul etmemek için dört bir yandan saldırıyor Türkiye çok büyük bir devlet ama etrafı düşmanla sarılı bir nereye dönse orada bir hain inşaallah dediğini gibi olurda benimde en büyük temennim Türk