Siyaset bilimi dersine giriş notları

Sesli Dinle
A -
A +
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’nun Altılı Masa’nın desteğiyle seçilecek olan cumhurbaşkanının nasıl hareket edeceği konusunda son günlerde yaptığı açıklamalar kafaları karıştırmaya ve gündemi meşgul etmeye devam ediyor.
 
Masa’da olanlardan “Ne oluyor? Biz bunları konuşmuş muyduk? Daha detaylar konusunda tam karara varmadan ne yapmak istiyor Davutoğlu? Bu açıklamaların zamanı mıydı?” gibi açıklamalar gelirken, millet olanları hayretle izliyor.
 
Masa etrafında olanların son günlerde yaptığı bazı açıklamalar siyaset bilimine giriş dersinin notlarına tekrar göz atmayı gerekli kılıyor.
 
Siyaset bilimi konusunda gerekli bilgiler;
 
Desteklediğin kişi cumhurbaşkanı olunca, sen cumhurbaşkanı olmuyorsun, sadece senin de desteğini alan kişi cumhurbaşkanı olmuş oluyor.
 
Seçilen cumhurbaşkanı mevcut anayasaya ve yasalara göre hareket eder.
 
Cumhurbaşkanının görevi, yetki ve sorumlulukları anayasada açıkça belirtilmiştir.
 
Anayasada görev, yetki ve sorumlulukları açıkça belirtilen cumhurbaşkanı ile protokol imzalayıp yetkilerine ortak olunamaz.
 
Seçilen cumhurbaşkanı kendisine destek verenlerle bir protokol imzalayıp yetkilerini bir başkasına devredemez.
 
Destekleriyle dahi olsa seçilen cumhurbaşkanına “Sen yetkilerini kullanmayacaksın, biz sana bir çerçeve çizeceğiz. Ona göre hareket edeceksin” denilemez.
 
Demokratik siyasette meşruiyetin kaynağı halk desteğinden gelir. Alınan destek anayasa ve yasalar çerçevesinde kullanılır.
 
Seçilen cumhurbaşkanı “Bizimle imzaladığın protokole uymazsan, kriz çıkar” diye tehdit edilmez.
 
Cumhurbaşkanı seçilirken senin desteğini dahi alsa, onun görev ve yetkilerini kullanmasına engel olamazsın. “Anayasaya uyma. Bize uy” diye çağrı yapamazsın.
 
Binde bir oyla en az milletin yüzde 50+1 oyuyla seçilmiş cumhurbaşkanını kontrol edemezsin, emir veremezsin, baskı yapamazsın, tehdit edemezsin.
 
Mevcut siyasi konjonktür gereği “Masaya oturdum, bunların bana ihtiyacı var” diye cumhurbaşkanının her yetkisine ortak olmazsın.
 
Anayasada belirtilen cumhurbaşkanının yetki, görev ve sorumluluklarını kafana ve çıkarına göre önemli, önemsiz, stratejik, az stratejik, çok stratejik diye ayıramazsın.
 
Etrafında oturduğunuz masa yuvarlak diye, masadan çıkacak olan bir cumhurbaşkanıyla eşit statüde olamazsınız.
 
“Ona ben kefilim, buna ben kefilim. O işin kefili benim” demenin siyasette hiçbir karşılığı yoktur. Bunlar hiçbir bağlayıcılığı olmayan boş laflardır.
 
Ortada bağlayıcı olan anayasa ve yasalar varken “Biz yaptık, oldu” diye hareket edilemez.
 
Cumhurbaşkanının anayasal görevlerine engel olmak, onlara ortak olmak, ortak imzayla işi halletmeye kalkışmak anayasayı ihlaldir, millî iradeyi gasbetmektir.
 
Bir grubun bir araya gelip anlaşması, ona yasallık kazandırmaz.
 
Yapılan işlerin, varılan mutabakatın anayasa ve yasalara uygun olması gerekir.
 
Siyasette uzlaşmayla yetki kullanmak aynı şey değildir.
 
Koltuk sevdanızı, kontrol edilemeyen egolarınızı masaya eşit yerleştirdiğiniz gibi yönetime tahvil etmeye kalkarsanız, yönetimi kilitler, ülkeyi kaosa sokarsınız.
 
Mevcut anayasanın ilgili maddesini hatırlatarak yazıyı bitirelim;
 
Madde 6 – Egemenlik, kayıtsız şartsız milletindir. Türk milleti, egemenliğini, anayasanın koyduğu esaslara göre, yetkili organları eliyle kullanır. Egemenliğin kullanılması, hiçbir surette hiçbir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılamaz. Hiçbir kimse veya organ, kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi, kullanamaz.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.