Sosyal yardımlar sürdürülebilir olmalı

Sesli Dinle
A -
A +

Ülkemiz, tarihin en büyük felaketiyle karşı karşıya kaldı. Ardı ardına meydana gelen 7,7 ve 7,6 büyüklüğünde meydana gelen iki depremle Kahramanmaraş, Hatay ve Adıyaman başta olmak üzere on ilimiz doğrudan etkilendi. Binlerce insanımızı kaybettik. On binlercesi yaralandı. Doğrudan depreme maruz kalan illerimizde etkilenmeyen kimse kalmadı. Büyük yıkım yaşandı. Daha işin maddi boyutu konuşulmaya başlanmadı bile.

 

Yaşanan “Küçük Kıyamet” karşısında milletimiz seferber oldu. Devletimiz tüm kurum ve kuruluşlarıyla felaket bölgesine yoğunlaştı. Her ile bakan/bakanlar, her ilçeye valiler ve kaymakamlar görevlendirildi. Kriz masaları oluşturuldu. Üç ay süreyle 10 ilimizde OHAL ilan edildi ki, yaralar hızla sarılsın, depremin neden olduğu sonuçlarla hızlı bir şekilde mücadele edilsin.

 

Devletin afetlerle mücadele konusunda görevli kurumu Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) depremden zarar gören illerde koordinasyonu sağlamak üzere harekete geçti. 6 Şubat’tan beri deprem bölgesine akan yardımlar başta olmak üzere depremin sebep olduğu sonuçlarla mücadele etmek için her türlü çaba sarf edilmektedir. Maalesef dünyaları ve çabaları sanal olanlar AFAD gibi dev bir kurumu ve alanda sadece yardıma odaklanmış devlet ve her kesimden sivil toplum örgütlerini görmezden gelmekte veya karalama kampanyasının bir parçası olarak hareket etmektedir...

 

Bu cümleleri depremin sebep olduğu yıkımı Twitter başta olmak üzere sosyal medya mecralarına ve televizyon kanallarına bakarak yazmıyorum. Depremin merkez üssü olan güzel memleketim Kahramanmaraş’ın yıkılmış sokaklarını gören, “Küçük Kıyamet”in sebep olduğu kötü sonuçları ortadan kaldırmak için canını dişine takarak mücadele eden kurum ve sessiz kahramanları gören biri olarak yazıyorum.

 

Alanda olmayanlar ve özellikle devletin olmasını istemeyenler devlet yokmuş gibi bir hava oluşturma gayretine düştüler. Devleti zayıf göstermek ve milletin direncini kırmak için ne gerekiyorsa onu yapmaktan geri durmuyorlar. Büyük felaket karşısında milletin direnç noktasını kırmak için sistematik bir şekilde çalışıyorlar. Bu uğurda yalan haber üretmekten tutun milleti sahipsiz göstermeye yönelik her faaliyeti devreye sokmuş durumdalar.

 

Umuda, desteğe, yardıma, inanca, birlikteliğe, kardeşliğe, sarılmaya, sahiplenmeye, kucaklaşmaya, paylaşmaya, ortaklaşmaya, güçlü durmaya en çok ihtiyacımız olduğu bir zamanda bir grup kötücül milletin devlete olan güvenini, zorluk karşısındaki direncine kırmak için elinden geleni yapıyor. Depremin sebep olduğu büyük yıkımı toplumun önemli kanallarına sirayet ettirme gayretindeler. Deprem kadar tehlikeli sonuçlar doğuracak ve milletin ümidine darbe vuracak faaliyetler ince ince işlenmektedir.

Sosyal yardımlar

Deprem felaketinden sonra devletin ilgili ve sorumlu kurumları harekete geçerken, millet de hızlı bir şekilde depremden etkilenen vatandaşlarımız yönelik yardım seferberliği başlattı. Yurt içi ve yurt dışından tırlar doluyu yardım depremzedelere ulaştırılmak üzere yollara düştü. Alana gittiğinizde rahatlıkla göreceğiniz gibi yardımların merkezlerden ilçelere ve köylere doğru kaydırıldığına şahit oluyorsunuz.

 

Felaketin ilk günlerinde başta yiyecek, içecek, giyecek ve barınma yardımlarının elbette aciliyeti vardı. Hızlı bir şekilde depremzedelere ulaşılması gerekiyordu. Bu uğurda devlet kurumlarının, farklı sivil toplum kuruluşlarının ve kişilerin ulaşabildiği kadar depremzedeye ulaşması faydalı oldu.

 

Fakat yeni bir sürece geçtiğimizin farkında olmalıyız artık. Yardımlar daha bir koordinasyon içinde yürütülmelidir. Depremin etkilediği alan ve nüfus göz önünde bulundurularak bölgeye akan yardımlar belli bir çerçevede ve kurumsal bir yapıda devam ettirilmeli ki süreklilik sağlansın.

 

Şimdi ortalıkla gözükenlerin bir kısmı on beş gün sonra kaybolacaktır. Felaketin sebep olduğu sonuçlar gündemden düştükçe sanal ortamda cirit atanlar başka gündemlerin peşinde koşacaklardır. Bu durumda depremzedelerin sıkıntılarının giderilmesi için sürdürülebilir bir sosyal yardım programının adım adım devreye sokulmasının aciliyeti vardır.

 

Kısa bir zaman diliminde depremin sebep olduğu kötü sonuçların ortadan kaldırılamayacağını bilmeliyiz ve ona göre plan ve program yapmalıyız. Ailelerin barınma, geçinme ihtiyaçlarını, öğrencilerin durumunu ve ailesini kaybetmiş yavrularımızı düşünerek uzun soluklu bir süreci başlatmalıyız.

 

Sosyal yardımlarımız gündemin etkisiyle alev gibi kısa soluklu değil, depremzedelerin ihtiyaçlarını uzun süre karşılayacak sürdürülebilir olmalıdır.

 

Devletimizin ve milletimizin bunu yapacak gücü vardır...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.