Âlimlere tâbi olunsa anarşi olmaz...

A -
A +

İslam büyüklerinin hayâtları, nasîhatleri doğru bir şekilde öğrenilir, öğretilir ve yaşanırsa, anarşi, terör, katil, harp, darp, gasp, hırsızlık, hâinlik velhâsıl hiçbir kötülük kalmaz...                                                                         

 

Bugünkü makâlemizde, güzel vatanımızın Doğu ve Güney Doğu Anadolu bölgelerinde “Hazret-i Şeyh” diye anılan, İslâm âlimlerinin büyüklerinden, evliyânın meşhûrlarından, Sofiyye-i aliyyeden, “Seyyid Fehîm-i Arvâsî” (rahmetullahi teâlâ aleyh)’den çok kısa bir şekilde bahsetmeye çalışacağız.

Pederi Abdülhamîd Efendi,Vâlidesi Âmine Hanım olup, mensup olduğu temiz ve asîl âile; Anadolu’nun şark vilâyetlerinin ilim, irfân ve güzel ahlâk vasfının timsâli olmuştur. Dedelerinin her biri; zamanlarının âlimi, fazîlet örneği ve saygıdeğer fertleriydi. [Dedesi Seyyid Abdurrahmân, Seyyid Abdülhakîm Efendi’nin dedesinin dedesidir.]

Allâme Seyyid Muhammed Fehîm (kuddise sirruh), hicrî-kamerî 1241’de tevellüd, 1313 [m. 1895]’de Şevvâlin ondördüncü günü vefât etmiştir. Van’da, Müküs kazâsının Arvâs köyünde medfûndur.
Babasını küçük yaşta kaybeden Seyyid Fehîm hazretleri ilim tahsîline başladı. Kısa zamanda Kur’ân-ı kerîmi hatim ve hıfzetti. Sonra ecdâdının kurduğu ve öteden beri ilim yayan, büyük âlimler yetiştiren Arvas ve Hasan Velî medreselerinde Arabî, dîn ve fen ilimlerini okudu.

Bir taraftan medresede dîn ve dünya ilimlerini okurken, diğer yandan da, Doğu Anadolu’nun ve zamanının kutbu olan, insân-ı kâmil Seyyid Tâhâ-i Hakkârî’nin (kuddise sirruh) teveccühünü kazanmakla şereflenmişti. Onun sohbetlerinde kemâle gelip kendisine icâzet-i mutlaka ile insanlara doğru yolu anlatmak ve öğretmek müsâadesi verilmiş bulunan Seyyid Fehîm-i Arvâsî (kuddise sirruh), hocası, 1269 [m. 1852]’de vefât edince, onun kardeşi olan Seyyid Muhammed Sâlih’i ziyâret ederdi (rahmetullahi aleyhim ecmaîn).

Seyyid Fehîm Efendi (kuddise sirruh) insân-ı kâmil idi. Onun kerâmetleri, derecesinin yüksekliği anlatılmakla bitmez. Kerâmetlerinin en büyüğü, talebesinin en üstünü, ârif-i kâmil ve veliy-yi mükemmil seyyid Abdülhakîm Efendi gibi bir zâtı yetiştirmesidir.

Seyyid Tâhâ-i Hakkârî, Seyyid Fehîm-i Arvâsî ve Seyyid Abdülhakîm Arvâsîhazerâtı olmasaydı, o civârlardaki insanlar, doğru itikâdı, sahîh ibâdetleri, İslâmın güzel ahlâkını öğrenemezler ve bunları muhâfaza edemezlerdi.

Bü üç büyük âlim ve velî, Cenâb-ı Hakk’ın -sâdece Anadolu’ya değil- Irak’a da, İrân’a da, Suriye’ye de çok büyük birer ihsânlarıdırlar.

Bu büyüklerin hayâtları, nasîhatleri doğru bir şekilde öğrenilir, öğretilir ve yaşanırsa, anarşi, terör, katil, harp, darp, gasp, hırsızlık, hâinlik velhâsıl hiçbir kötülük kalmaz, bütün insanlar kardeşçe, huzur ve sükûn, emniyet ve âsâyiş üzere yaşarlar...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.