"Mi'râc, rûh ve beden ile birlikte oldu"

A -
A +

İslâm âlimleri buyuruyorlar ki: "Peygamberimizin Mekke'den Kudüs'e götürüldüğü, âyet-i kerîme ile [İsrâ, 1] sâbit olduğundan, Mi'râcın bu kısmına inanmayan kâfir olur."

Dünkü makâlemizde, bir nebze mübârek "Mi'râc Gecesi"nden bahsetmeye çalışmıştık; bugünkü makâlemizde, bu çok önemli konu hakkında, birkaç kelime daha arz etmek istiyoruz...
Allahü teâlâ, Sevgili Peygamberini, 52 yaşında iken, Recep ayının 27. gecesi, melekût âlemini, kâinâtın hârikalarını seyir ve temâşâ etmesi için davet buyurdu. Gecenin muayyen bir sâatinde Cebrâîl aleyhisselâm gelip Peygamberimizi önce, Mekke-i Mükerreme'deki "Mescid-i Harâm"dan, Kudüs'teki "Mescid-i Aksâ"ya götürmüştür. Bilâhare Sevgili Peygamberimiz, oradan da göklere, bilinmeyen yerlere yükseltilmiştir.

Sevgili Peygamberimizin, Mescid-i Harâm ile Mescid-i Aksâ arasındaki seyâhatleri, geceleyin vukû bulduğu için, "gece yolculuğu yaptırılması" manasında bu olaya "İsrâ" denmiş, bu mübârek kelime, aynı olayı anlatan âyetle başlayan "İsrâ" sûresinin de adı olmuştur.
"Mi'râc" ise, sözlük manası itibâriyle "merdiven" ve "yükseğe çıkmak" gibi manalara gelmekle beraber, Resûl-i Ekrem Efendimizin, "varlık ufuklarının üstüne, yüce makamlara yükselmesi" demektir.

Nitekim Resûlullah Efendimiz, "Mi'râc hadîsleri"nde "yükseğe çıkarıldım" buyurduklarından, bu hâdise "Mi'râc Hâdisesi" diye anılmıştır...

İslâm âlimleri buyuruyorlar ki: "Mi'râc, rûh ve beden ile birlikte oldu. Peygamberimizin Mekke'den Kudüs'e götürüldüğü, âyet-i kerîme ile [İsrâ, 1] sâbit olduğundan, Mi'râcın bu kısmına inanmayan kâfir olur. Göklere, bilinmeyen yerlere götürüldüğüne inanmayan ise dâl ve mübtedi' (sapık ve bid'at ehli) olur."

Resûlullah Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem), Mi'râc'ta Cennet'i, Cehennem'i, sayısız şeyleri görüp, Kürsî, Arş ve Rûh âlemlerini de geçerek, bilinmeyen, anlaşılamayan, anlatılamayan şekilde, mekânsız, zamânsız, cihetsiz, sıfatsız olarak Allahü teâlâyı da gördü. Hiçbir mahlûkun bilemeyeceği, anlayamayacağı ni'metlere kavuşup bir anda, Kudüs'e ve oradan da Mekke-i Mükerreme'ye geldi.

Mi'râc gecesini tâât u ibâdâtla, meselâ tevbe-istiğfâr etmekle, kazâ namazları kılmakla, Kur'ân-ı kerîm ve kıymetli İlmihâl kitaplarını okumakla, tesbîhâtla, salevât-ı şerîfe getirmekle, duâ, münâcât, tazarru ve niyâzla, gündüzünü de oruçla geçirmelidir...

[Bu vesîleyle, azîz okuyucularımızın, asîl milletimizin ve bütün Müslümanların sıhhat ve âfiyet içerisinde nice Mi'râc Kandillerine kavuşmalarını, bu mübârek gecelerin nice hayırlara vesîle olmasını Cenâb-ı Hak'tan hâlisâne dilerim.]

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.