Mübarek Mi'râc Gecesi'ni idrâk etmek üzereyiz...

A -
A +
Bilindiği gibi, Receb ayının her gecesi kıymetlidir; her Cum'a gecesi de kıymetlidir; bu iki kıymetli gece bir araya gelince, dahâ da kıymetli olmaktadır. Receb ayının ilk Cuma gecesi [1 Mayıs 2014 Perşembe=2 Recebü'l-ferd 1435] "Regâib Gecesi" idi...
Önümüzdeki 25 Mayıs 2014 [26 Receb 1435] Pazar'ı 26 Mayıs [27 Receb] Pazartesi'ye bağlayan gece "Mi'râc Gecesi"dir. [Onun için biz bugün ve yarın inşâallah birazcık "Mi'râc"dan bahsetmeye çalışacağız.]
Resûlullah Efendimiz, 11 yılı aşkın bir zamandan beri, Allahü teâlânın dînini, insanlara teblîğ ediyordu. Ama Mekke halkı, kendilerini dünyâ ve âhirette mes'ûd ve bahtiyâr kılacak olan bu yüce esâslara îmân etmiyor, üstelik Peygamberimize ve Müslümânlara da çok sıkıntı veriyorlardı.
Sevgili Peygamberimiz, hicretten bir yıl önce, 52 yaşında idi. Resûlullah'ın hem kendisine, hem de Eshâbına uygulanan baskılar, boykotlar, ezâ ve cefâlar haddi aşmıştı. İşkenceye tahammül edemeyen bazı Müslümânlar, Resûlullah'tan aldıkları izinle, Habeşistân'a hicret etmişlerdi.
Mekke müşriklerine karşı kendisini himâye eden amcası Ebû Tâlib, bu senede vefât etti. Bir müddet sonra, 25 yıllık biricik hanımı ve en yakın destekçisi Hazret-i Hatîce vâlidemizi de kaybetti. Hattâ bunlardan dolayı, bu seneye "Senetü'l-hüzün=Âmü'l-hüzün" denilir.
Resûlullah (aleyhisselâm), yanına Zeyd bin Hârise'yi de (radıyallahü anh) alarak Tâif' e gitti ve oradaki insanlara bir ay nasîhat eyledi. Onlardan da hiçbir kimse îmân etmedi, bilakis alay ettiler. Üstelik onları, çocuklara taşlattılar. Bu da Resûlullah Efendimizi çok üzdü.
Ne kadar enteresan bir durumdur ki, başka hiçbir Peygambere nasip olmayan "İsrâ ve Mi'râc Mu'cizesi" Tâif seferinden müteessir olarak dönen Peygamber Efendimizin, iki yakınını da kaybettiği, kendisini en yalnız ve en çok üzgün hissettiği bir zamanda olmuştur.
Allahü teâlâ, Sevgili Peygamberini, 52 yaşında iken, Recep ayının 27. gecesi, melekût âlemini, kâinâtın hârikalarını seyir ve temâşâ etmesi için davet buyurdu. Gecenin muayyen bir sâatinde Cebrâîl aleyhisselâm gelip Peygamberimizi önce, Mekke-i Mükerreme'deki "Mescid-i Harâm"dan, Kudüs'teki "Mescid-i Aksâ"ya götürmüştür. [Bilâhare Sevgili Peygamberimiz, oradan da göklere, bilinmeyen yerlere yükseltilmiştir. Bu konuda, yarın inşâallah birkaç kelime daha yazalım.]
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.