Tarihteki bir iftar sofrasının hatırlattıkları

A -
A +
Pâdişâh billur gibi pırıldayan, üzüm hoşafı kâsesinden, bir yudum içti. Pek hoşlandı. Bir yudum daha alınca dayanamadı: "Kardan ak idi. Hem soğuk idi!" diye fısıldadı...

Geçen haftaki iki makâlemizde, Osmânlı Sultânının iştirâk ettiği bir iftâr sofrasını mevzû-i bahis etmiştik. Cumartesi günkü makâlemizin sonunda da, Fransa'ya özel elçi olarak gönderilen ve oradan yeni dönmüş bulunan Muhib Efendiyle Pâdişâhın, o sofradaki konuşmasına bir nebze temâs etmiştik... Muhib Efendi konuşmasının devâmında; "Savaşta ve barışta kendisiyle birlikte olursak, Eflâk ve Boğdan için, Ruslara emredeceğini söylermiş! Adam büyüklük hastası. Hâlbuki, kibriyâ/büyüklük sadece Allaha mahsûstur" dedi.
Artık siyâhî görevlilerin bir kısmı sinileri temizliyor; öbür kısmı pilav ve kebâb getiriyordu: Sade Pirinç Pilâvı, Bulgur Pilâvı, Türkistan Pilâvı, İç Pilâvı... Buğu Kebâbı, Konya Kebâbı, Çöp Kebâbı ve Hünkâr Beğendi...
IV. Mustafâ Hân önce, bulgur pilâvından bir kaşık aldı, sonra hünkâr-beğendi'den tattı. Gülerek, "Beğendim" dedi...
Dürrî-zâde çok memnûndu. Sonra Yahni ve güveçler ikrâm edildi... Soğanlı piliç yahnisi, yufkalı ciğer yahnisi, domalanlı tavşan yahnisi ve çulluk yahnileri... Kuzu etli fırın güveci, sebzeli piliç güveci, avcı bıldırcın güveci, kuskuslu böbrek güveci.
Daha sonra, Haşlamalar ve Kızartmalar getirildi: Sâde koyun haşlaması, kuzu kapaması, gerdân göğsü ve soğuk hindi budu... 
Yoğurtlu patlıcan kızartması, patates tava, terbiyeli karnıbahar kızartması, yumurtalı ıspanak tavası. Pâdişâh latîfe etti: "Bize haşlayacak ve kızartacak şey bırakmamışsınız!" dedi.
Sadrâzam gene, fırsatı kaçırmadı: "Devlet-i Aliyye dışında haşlanacak çok zâlim var Hünkârım!" dedi.
Gülüştüler, o sırada sebzeler ve turşular dolduruverdi sinileri: Etli tâze fasulye, patlıcan karnıyarık, kabak musakka ve etli türlü...
Zeytinyağlı pırasa, enginar, pirinçli ebegümeci ve yağlı tuzlu böğrülce... Pancar turşusu, dolma turşusu, hâlis biber turşusu ve koruk suyu.
Pâdişâh pırasaya uzanırken; "Bilirsiniz ya. Bu ni'metin adı: Pür-Hâssa'dır. Sâfî şifâdır!" dedi. Şeyhul-islâm ilâve etti: "Haklısınız Sultânım. Yalnız mübârek Peygamber ta'âmı olduğu da mâlumlarıdır" dedi.
IV. Mustafâ Hân başıyla tasdîk etti...
Sonra hamur işleri ve börekler getirildi: Ramazân mantısı, tatar böreği, puf böreği ve kıymalı, peynirli, ıspanaklı tepsi börekleri ve hoşaflar...
Çekirdeksiz üzüm hoşafı, Malatya kayısı hoşafı, vişne hoşafı, ayva hoşafı...
Pâdişâh billur gibi pırıldayan, üzüm hoşafı kâsesinden, bir yudum içti. Pek hoşlandı. Bir yudum daha alınca dayanamadı: "Kardan ak idi. Hem soğuk idi!" diye fısıldadı. Kâmilî Efendi de tamâmladı: "Lezzeti dahî, cihânda yok idi!" dedi.
Gerçekten Süleymân Çelebî'nin Mevlid'indeki bir cam dolusu şerbet gibi soğuk ve lezzetli idi... [Konumuzu yarın tamamlayalım inşâallah.]
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.