Tarikat ne demektir?

A -
A +
Tasavvuf büyükleri çobandan devlet reîsine kadar herkese hitâb edip sözleri ve sohbetleriyle gönülleri cezbetmişler ve yaptıklarını Allah rızâsı için yapma rûhunu aşılamışlardır...

Bugün birazcık "Tarîkat" ıstılâhı/tabiri/terimi üzerinde duralım. "Tarîkat" lügatte "yol" mânâsına gelir; yani "Tasavvuf yolu" demektir. Tarîkatların esâsını tasavvuf bilgileri teşkil eder. Bu bilgilerin, insanlara farklı şekillerde sunulmasından tarîkatlar meydana gelmiştir. Tasavvuf bilgilerinin hepsi Peygamber Efendimizden gelmektedir. Bütün Eshâb-ı kirâm (radıyallahü anhüm), bu bilgileri, silsile yoluyla kendilerinden sonrakilere ulaştırmışlardır. Hazret-i Ebû Bekr ile Hazret-i Ali (radıyallahü anhümâ) müstesna, diğer sahâbeye âit silsileler birkaç asır sonra kaybolmuştur.

Asr-ı saâdette ve Sahâbe devrinde, Peygamber Efendimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) sünnet-i seniyyesine uymakta büyük bir titizlik gösterilirdi. Tâbiîn ve Tebe-i Tâbiîn devrinde de böyleydi. Sonra dînde gevşeklik ve dünyaya meyletmeler başlayınca, sünnet-i seniyyeye yapışmak, yani emir ve yasakları yerine getirmekte gayret göstermeye "zühd"; hâlleri böyle olanlara "zühhâd (zâhidler)" ve "ubbâd (âbidler)" denildi.

İslâmın ilk iki asrında, Hazret-i Ebû Bekr (radıyallahü anh) ile Hazret-i Ali'den (kerremallahü vecheh) gelen feyz ve ma'rifetler, insanların istidâd ve kâbiliyetleri, tabîat ve mizâcları ve değişik şartlara göre farklı tarzlarda sunuldu. Netîcede, Hazret-i Ebû Bekr'e âit silsileden 9. asırdan îtibâren; Hazret-i Ali'ye âit silsileden 12. asırdan îtibâren ana tarîkatlar ortaya çıktı. Zamanla ana tarîkatlar içerisinde manevî husûsiyetleriyle temâyüz edenler (mürşid-i kâmiller, tasavvufta yetişmiş ve yetiştirebilen yetkili rehberler) bulundu. Bunlar da şartlara ve zamanlarındaki insanların durumlarına göre ana tarîkatın temel özelliklerine muhâlefet etmeden, bâzı değişiklikler ve ilâveler yaptılar. Böylece ana tarîkatların şûbeleri ortaya çıktı. Bunlar da, tarîkata husûsiyetini veren o velî zâtın ismiyle anıldılar.

11. asırdan îtibâren sistemleşmeye başlayan tarîkatların, ferd ve cemiyet hayâtında büyük tesirleri olmuştur. Tasavvuf büyükleri çobandan devlet reîsine kadar herkese hitâb edip sözleri ve sohbetleriyle gönülleri cezbetmişler ve yaptıklarını Allah rızâsı için yapma rûhunu aşılamışlardır.

Ferdlerin, basît menfaat kaygılarından kurtulmalarına, oldukları gibi görünen ve göründükleri gibi olan, riyâ ve gösterişten uzak, yüksek karekterli insanlar olmalarına yardımcı olmuşlardır. 
Ayrıca İslâmiyetin yayılmasında da bilfiil hizmet gören tarîkat mensûbu zâtlar, gazâya çıkan ordulardan önce gidip fethe zemin hazırlayacak faâliyetlerde bulunmuşlardır. Yine fetihten sonra, o beldenin gayr-i müslim halkını İslâmiyete ısındırmak için çalışmışlardır.

Osmânlı Devleti'nin kuruluşunda büyük payı olan tarîkat ve tasavvuf ehli zevât, yükseliş dönemlerinde de memleketin her tarafında hizmet vermişlerdir.

[Tabîî ki bu mevzû, çok geniş bir konu. İnşâallah, bu konuda zaman zaman başka makâleler de yazmayı düşünüyoruz.]
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.