Yarın mübarek Mi'râc Kandili'dir

A -
A +

Peygamberimizin, Mescid-i Harâm ile Mescid-i Aksâ arasındaki seyâhatleri, gece vukû bulduğu için, "gece yolculuğu yaptırılması" manâsında bu olaya "İsrâ" denmiştir...
Mukaddes dînimiz İslâmiyette kıymet verilen, "bereketli, hayırlı, faydası bol, feyizli" demek olan "mübârek" sıfatıyle sıfatlanan "on gece" vardır. Recep ayının 27. gecesi olan "Mi'râc gecesi" bunlardan biridir ki, Sevgili Peygamberimizin "İsrâ" ve "Mi'râc" mu'cizesiyle şereflendiği, göklere çıkarıldığı, bilinmeyen yerlere götürüldüğü ve Allahü teâlâ ile konuştuğu gecedir.
Bu "mu'cize"yi, zaman ve mekân mefhûmlarıyla açıklamak ve akıl ile îzâh etmek mümkün değildir...
Sevgili Peygamberimizin, Mescid-i Harâm ile Mescid-i Aksâ arasındaki seyâhatleri, geceleyin vukû bulduğu için, "gece yolculuğu yaptırılması" manâsında bu olaya "İsrâ" denmiş, bu mübârek kelime, aynı olayı anlatan âyetle başlayan "İsrâ" sûresinin de adı olmuştur.
"Mi'râc" ise, sözlük manâsı itibâriyle "merdiven" ve "yükseğe çıkmak" gibi manâlara gelmekle beraber, Resûl-i Ekrem Efendimizin, "varlık ufuklarının üstüne, yüce makâmlara yükselmesi" demektir.
Resûlullah Efendimiz, 1. kat semâda Hazret-i Âdem'i (aleyhisselâm), 2. kat semâda iki teyze oğlu Hazret-i Îsâ ve Hazret-i Yahyâ'yı (aleyhime's-selâm), 3. kat semâda Hazret-i Yûsuf'u (aleyhisselâm), 4. kat semâda Hazret-i İdrîs'i (aleyhisselâm), 5. kat semâda Hazret-i Hârûn'u (aleyhisselâm), 6. kat semâda Hazret-i Mûsâ'yı (aleyhisselâm), 7. kat semâda arkasını "el-Beytü'l-Ma'mûr"a dayamış Hazret-i İbrâhîm (aleyhisselâm) ile el-Beytü'l-Ma'mûr'u gördü. Sonra Cebrâîl (aleyhisselâm) onu, "Sidretü'l-Müntehâ"ya götürdü. (Müslim)
İslâm âlimleri buyuruyorlar ki: "Mi'râc, rûh ve ceset ile birlikte oldu. Peygamberimizin Mekke'den Kudüs'e götürüldüğü, âyet-i kerîme ile sâbit olduğundan, Mi'râcın bu kısmına inanmayan kâfir olur. Göklere, bilinmeyen yerlere götürüldüğüne inanmayan ise sapık olur."
Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem), Mi'râcda Cennet'i, Cehennem'i, sayısız şeyleri görüp, Kürsî, Arş ve Rûh âlemlerini de geçerek, bilinmeyen, anlaşılamayan, anlatılamayan şekilde, mekânsız, zamânsız, cihetsiz, sıfatsız olarak Allahü teâlâyı da gördü. Hiçbir mahlûkun bilemeyeceği, anlayamayacağı ni'metlere kavuşup bir anda, Kudüs'e ve oradan da Mekke-i Mükerreme'ye geldi.
Mi'râc gecesini tâât u ibâdâtla, meselâ tevbe-istiğfâr etmekle, kazâ namazları kılmakla, Kur'ân-ı kerîm ve kıymetli İlmihâl kitaplarını okumakla, tesbîhâtla, salevât-ı şerîfe getirmekle, duâ, münâcât, tazarru' ve niyâzla... gündüzünü de oruçla geçirmelidir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.