Türkiye Gazetesi E-Gazete
Arama
Kaydet
a- | +A

Biraz önce asabımı bozan adamın tam aksine gülücükler dağıtan, mütevâzı, temiz bir simayla karşı karşıyaydım.

Yerimde oturamıyordum. Kalktım; koca dünyanın yükünü sırtında taşıyormuşçasına iki büklüm, yer yer kır düşmüş şakaklarımı ovarak, oda içinde bir o yana, bir bu yana; hapishane avlusunda, acemi bir mahpus misali volta atıp duruyordum ki kapım tıklandı. Yanı başımdaki kapıyı hemen açtım. Karşımda; birkaç günlük sakalları yüzünün güzelliğini gizleyen ve hayata meydan okurcasına yuvasına sıkıştırılmış iki taze ceylana benzeyen zeytuni gözleriyle etrafı süzen, genç bir adam, biraz önce her tarafı serinleten atmosferden kurtulmak istercesine pencereye bakarak:

- Havanın böyle olacağını bilseydim yine gelirdim!.. dedi, gülümsedi.

Biraz önce asabımı bozan adamın tam aksine gülücükler dağıtan, mütevâzı, temiz bir simayla karşı karşıyaydım. Bukalemun misali renk değiştirmem lazım geldiğini bildiğim hâlde önceki atmosferden bir tülü çıkamıyor, patinaj yapıyordum.

Yürüyüşündeki asalet giydiği kıyafetlerden kaynaklanan adam, ağır adımlarla taşıdığı beyaz keten kıyafetin kırışmamasına dikkat ederek bir çizgi üzerinde yürür gibi ilerledi bana doğru… İyi de; onu nasıl tahayyül etmiştim, nasıl bulmuştum?

Bütün menfiliklerimi gizleyerek samimice elimi uzattım.

- Bulutlar ağlamasa yeşillikler nasıl güler?

- Bu sabahki havayı özetleyen bir cümle. Sen hoş gelmişsin canım kardeşim, kibar insan Vatan Beyim.

- Yok yok! Sen de öylesin… Daha doğrusu bütün TGRT çalışanları öyle.

- İltifatınız için teşekkür ederim.

- İltifat falan anlamam! Bütün samimiyetimle söylüyorum. Başta Enver Abi… O ne güzel insan…

- Hakikaten öyle değil mi Vatan Bey?

- Yav bu devirde böyle bir insan tahayyül edemezdim…

- Biz de… Onunla çalışmak ne saadet…

- Sizlere, TGRT çalışanlarına imreniyorum.

- Ah! Nerede o kadir kıymet bilmek Vatan Bey? Bu işler bir nasip meselesi.

- Evet…

- Nasip nasip…

- Nasip amma ben de “evet” demek için geldim. Gülüşerek koltuklara geçtik. Yardımcım çayları çoktan söylemişti. Havadan sudan, dünya ve memleket meselelerinden konuştuk. Mevzu “sinema, televizyon" olunca sanat âlemine göndermelerde bulunduk. İnanılmaz hoş bir sohbet oldu. Bana döndü:

- Ragıp Bey; hayatı, demin içtiğim çay kadar bir şey diye düşünüyorum, sıcağı ağzınızda kaybolur kaybolmaz kendisini unutturan ve içine kaç şeker attığınıza bağlı olarak tadı değişen bir dönüşüm gibi…

- Bunlar pek yüksek ifadeler Vatan Bey! Biraz bana göre söyle…

- Sana göre nasıl dememi beklersin? Yeşilçam piyasası hep sizi ve projelerinizi konuşuyor. Ben de ona göre gardımı aldım geldim. "Vatan, yan gelip yatan" değil bilesin demek istemiştim… Gülüştük… Ona dedim ki:

- İhtiyarlar hatıralarıyla, gençler ümitleriyle…

- Kendini hangi gruptan saymana bağlı.

- Doğru… Hissiyat mühim… DEVAMI YARIN

Ragıp Karadayı'nın önceki yazıları...

ÖNE ÇIKANLAR