Türkiye Gazetesi E-Gazete
Arama
Kaydet
a- | +A

İlk gelen Murat Soydan'dı. Çok kolay anlaştık, sözleşmemizi imzaladık. Çekim planını ve sahnelerinin fotokopilerini vererek uğurladım.

Dil üstünde karası,

İyileşmez yarası,

Şöhreti fazla gelmiş,

Duyuluyor narası!

Pencereyi açtım. Nefis bir bahar ve toprak kokusu odayı dolduruverdi. Bir müddet hızı kesilmiş yağmuru ve havanın umumi durumunu seyrettim. Üzerimizde yağmur yüklü kara bir bulut, kuluçka tavuğu gibi bütün Yenibosna'ya çullanmış gibiydi. Bir ara rüzgâr hızlandı, kasırgaya dönüştü, ortalığı birbirine kattı. Açık penceremi zar zor kapattım. Bu karmaşa; iç içe uğunarak esti, salkım saçak toparlanıp dağılarak, oradan oraya savruldu. Sonra bir altın tepsi gibi ışıldayan güneşin kızıl oklarıyla eridi, dağıldı, hepten kayboldu gitti…

Neden sonra arabalarından çıkan sanatçılar bir bir odamın kapısına geldiler. Kibar olduğu kadar insan münasebetlerini de pekiyi bilen yardımcım Kıvanç Bey kardeşim hepsini ayrı ayrı karşıladı. İzzet ikramlardan sonra da önceden tesbit ettiğimiz plana göre odama göndermeye başladı. İlk gelen Murat Soydan'dı. Çok kolay anlaştık, sözleşmemizi imzaladık. Çekim planını ve sahnelerinin fotokopilerini vererek uğurladım. Gökhan Arsoy da tahmin ettiğim gibi çıktı, hemen anlaştık. Reha Yeprem ile Alaadin-i Attar hazretleri, Emir Sultan hazretleri, İbrahim Gülşeni hazretleri filmlerinde pek zevkle çalışmıştık. Ondan çok ümitliydim. İçeri girince; eski hatıralarım canlandı, ondan mı ne ona farklı muamele ettim, samimice kucakladım. Eskilerden, film setlerindeki o unutulmaz hatıralardan konuştuk. İş döndü dolaştı yeni projeye geldi. İçinde bulunduğumuz zor şartlardan, sıkıntılardan ve yeni projemizden biraz bahsetme ihtiyacı duydum. Dilim döndüğünce niçin Reha Beyi tercih ettiğimizi anlattım, iltifatlar ettim. Ne gezer… O eski Reha’nın yerinde yeller esiyordu. Bütün ihtişamıyla heyheyleri üzerindeydi. Bana öyle bir fiyat çekti ki; neredeyse küçük dilimi yutacaktım. “Kırılmadım” desem yalan söylemiş olurdum. “Doğru, haklısın! Sanatın ve sanatçının ücreti mi olurmuş? Kolaysa sokaktan birini bul işini bitir… Ama biz hakiki mânada sanatçı arıyoruz, onun da bedeli, karşılığı neyse vermemiz lazım… Durumumuz; sizin istediğinizi karşılayacak gibi değil. Nasip olursa başka projeye…” diyerek onu da uğurladım. Uğurladım ama içime bir kurt düşmüştü. İyilikten maada ne yapmıştım bu insana? En zor gününde elinden tutan ben değil miydim? Böyle resmî niçin davrandı, işi âdetâ yokuşa sürdü? Sorular sorular… Cevapsız hepsi de… Köyceğiz, Fethiye, Kayalıköy kırlarında gece gündüz film çektiğimiz o zahmetli günler, koşuşturmalar bir bir gözümün önüne geliyor, kendimi hayallerimden kurtaramıyordum. Baktım olacak gibi değil; İbrahim Gülşeni filmini koydum seyretmeye başladım.

Ağaçlarım dallanır,

Yaprakları sallanır,

Ne utangaç yüzü var,

Bakar bakmaz allanır.

Çok derinlere dalmış âdeta kendimden geçmiştim. Bazı sahneler gelince videoyu kapattım. DEVAMI YARIN

Ragıp Karadayı'nın önceki yazıları...

ÖNE ÇIKANLAR