TUZAK!..

A -
A +

Daha düne kadar ABD Başkanı bu Trump değil miydi Gazze halkını vatanlarından sürmek isteyen? Biden’dan sonra bu defa da Trump değil miydi ABD-İsrail arasında hava köprüsü kurup katil Siyonistlere silah ve mühimmat yardımı yapan?

 

Ağızlarda bir “savaş” lakırdısıdır çiğnenmekte. Ortada karşılıklı ve yakın güçler arasında cereyan eden bir harp, darp, savaş, muharebe yok! İsrail’le Gazze arasında 7 Ekim 2023’ten beri yaşanan vahşet savaş değil, jenosittir, soykırımdır, bir milleti yeryüzünden kazıma katliamıdır. İsrail, Gazze’de iki yıldır, vicdansız, duyarsız ve tasasız dünyanın gözleri önünde korkunç bir soykırım yapıyor. Kassam Tugayları, işgalci teröristlere karşı vatanını koruyor. Bir yerde Soykırım varsa orada “ateşkes” lafı edilerek hedef saptırılmaz, vakit kaybedilmez, soykırım yapan katilin eli tutulur. Gazze’de bu iki yıl içinde her yaştan yüz binlerce insan katledildi, insanlar korkunç şekilde sakat bırakıldı. Açlık, silah olarak kullanıldı. Her bina, her câmi, her hastane, her mektep ve her ne varsa yerle bir edildi. Bunlar yapılırken katil İsrail askerleri, sömürgeci cephenin silah ve mühimmatını kullandılar. Gazze mücahidleri, destâni bir azîm ve îmânla direndi. İsrail, “rehine” dediği aslındaysa orada ağırlanan askerlerinin olduğu tünellere giremedi.

 

İsrail’in hüsrana uğramasına, mağlubiyetine ramak kalmışken Gazze Celladı Netanyahu, hâmisi Trump’ın kapısını çaldı. Bu ikili Beyaz Saray’da oturup kendilerince bir taktik geliştirerek adına da “ateşkes” ve “barış planı” dediler. 20 maddelik bu metin, şâyet bir ateşkesse Gazze’ye verilmesi gereken tazminat nerede? Yıkılan Gazze’nin, ölen Gazzelilerin, tahrip edilen ailelerin, maddî ve mânevî karşılığı, kan bedeli, can bedeli hani? Ne yazık ki Trump 20 İsrailli rehineyi, 3 milyon Gazzeliden kıymetli sayıyor.

 

Sorular zincirlemedir:

 

-Âniden ne oldu ki Evanjelist Trump, Gazze halkını, topraklarından sürmekten, Gazze’yi eğlence ve kumarhâne bölgesi yapmaktan vazgeçti?

 

-Gazze’yi yâni vatanlarını koruyan, meşrû müdafaa hakkını kullanan yiğidler, neden terörist muamelesi görerek sınır dışı edilmek isteniyor?

 

-Böyle bir adalet ve böyle bir tarafsızlık olabilir mi?

 

-Gazze’de neden Trump ve Blair idaresinde yeni bir idare kurulmak isteniyor?

 

-Donald Trump ve eski İngiliz Başvekili Tony Blair riyâsetinde yeni bir idare kurulmak istenirken neden Batı Şeria’daki Filistin Hükûmeti, kaale alınmıyor, Ankara’nın fikri sorulmuyor da yalnızca Amerika meftunu Körfez nâhiyeleriyle irtibat kuruluyor?

 

-Trump ve Netanyahu’nun Gazze’de kurmak istedikleri Garnizon, Gazze’yi zabturapt altında tutacak bir İsrail kışlası olmayacak mıdır?

 

Bölgeye barış gönüllüsüvâri bir adla bâzı İslam ülkelerinden gelecek askerler, İsrail karargâh ve komutasına mı tâbi olmaktan öte bir varlık göstereceklerini sanmıyoruz.

 

Bu ihtilafın çözümü, Washington veya Londra’dan değil, Ankara’dan geçer. İhtilaf yaşanan bir yerde Mehmetçik yoksa orada zulüm vardır.

 

Donald Trump, hayrettir ki basit bir Nobel Barış Ödülü için tutuşmaktadır. Onun gâyesi ödül almak. Gazze’yi, barışı, bu arzusuna âlet ediyor. Bütün bunları yaparken de çıkacak masrafı, Orta Doğu devletlerinin parası çok aklı kıt liderlerinden alma peşinde!..

 

Amerikan derin siyâseti, Netanyahu’ya toparlanmak için zaman kazandırma peşinde. Gazze Celladı, Siyonist Katil de “Trump Barış Planı”na bundan dolayı postal yalayan bir yaltaklıkla dört elle sarıldı. İkilinin gizli kurnazlığının bir yanı da Ankara’yı devre dışı bırakma ve Sumud Seferini anlamsızlaştırmaktır. Oysa; Sumud aktivistleri vicdanlı dünyanın sesidir.

 

Netanyahu-Trump ikilisi ve bu ikiliye destek olanlar, yeni bir taktik peşindeler. Bunun diğer türlü yorumları, havanda su dövmektir. Siyonist İsrail, “arz-ı mev’ud”dan yâni “vadedilmiş topraklar” ideolojik yobazlığından asla vazgeçmez. Gerekirse Netanyahu harcanır fakat “Nil’den Fırat’a Büyük İsrail” hedefi terk edilmez.

 

Ankara, baştan beri yüksek bir muvaffakiyetle götürdüğü Gazze dâvâmızda tuzağa düşmekten, oyuna gelmekten hassasiyetle sakınmalıdır.

 

GAZZE’nin mazlum, mağdur fakat vakur insanlarının gözü de kalbi de başka yerde değil, Türkiye’dedir, Türk Hükûmetindedir. Küçük bir hatamız, onları yaralar ve zaman içinde Gazze’nin de Kudüs’ün de kaybına yol açabilir. “Dış politikada ebedî düşmanlık yoktur” sözü, Siyonist İsrail için geçerli değildir. Arz-ı mev’ud diye kendine bir Yahudi inancı ihdas edip bu dogma yolunda vahşetle ilerleyen bir örgüt de onu tavizsiz şekilde destekleyenler de Türk milletimizin dostu olamazlar.

 

Allah, için olmayan dostluk, dostluk değildir!..

 

Bir kez daha söylüyoruz:

 

Gazze, bu defa da silahla değil “barış” denerek gasbedilmek istenmekte. Kıbrıs da 1878’de imzalanan bir icâr mukavele başlangıcıyla 1914/1923 aralığında İngiliz krallığı ihanetiyle böylece elimizden çıkmıştı. Aynı devlet, şimdi de takvimler 7 Ekim 2025’i göstermeye hazırlanırken garip bir şekilde Tony Blair’in ortaya çıkmasıyla 1917’deki gibi yine devrede. Üstelik bu defa Amerika’yla beraberler. Gazze, bu ittifakla düşebilir. Öyleyse sözümüzü tekrar edebiliriz:

 

-Gazze, düşerse; Ankara düşer!..

 

Şu gerçeği seslenmezsek olmaz:

 

-Nobel Barış Ödülü, eğer, siyâsî nüfuz veya para yahut şöhret sahiplerine değil de hak edenlere veriliyorsa bu mükâfata lâyık olan, Sumud Barış Gönüllüleri Aktivistleridir. Onlar, vicdanlı insanlığın ortak sesidir. Bu itibarla Nobel Barış Kurulu, imtihandadır. Aksi hâlde kendilerini lekelemiş, ödülü teneke parçasına çevirmiş olurlar…

 

Sevgili Peygamberimiz -aleyh’s selâm- “el sulhü Seyyid’ül ahkâm!” Barış, en üstün hükümdür, buyurmaktalar. İslâm, barış demek. Müslüman, barışı, huzuru ve fakat aynı zamanda insaf ve adaleti temsil eder. Bu inanç ve dünya görüşünün sahibi olarak bir ân evvel, hemen, derhâl, şimdi silahların susmasını, canların yanmamasını, anaların gözyaşının dinmesini ve açların doymasını istiyoruz.

 

Elbette ve elbette barış!

 

Şu var ki barış, barış ve ateşkes kılıfıyla göz boyama, yeni bir Siyonist hamle, tuzak, ihânet ve oyun, Netanyahu’ya zaman, İsrail’e güç kazandırmak için kasaba politikacısı üslubuyla sahne almak değildir!..

 

İhtiyaç olan âdil, insaflı ve namuslu barıştır!..

 

Çok zor şartlara, inanılmaz imkânsızlıklara rağmen vatanlarını kahramanca müdafaa eden Gazze Kuvay-ı Milliyesini teröristlikle suçlayıp vatansız bırakmaya çalışma, ne sulh, ne barış ve ne de adalettir!..

 

Dağıtılan mavi boncuklarla Soykırımcı siyonistlere destek olunurken mazlum ve mağdurlara tuzak kurulmakta.

 

Ankara, aman ha; sakın ha; oyuna gelmemeli!..

 

 

 

Rahim Er'in önceki yazıları...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.