"Ağzından çıkanı kulağın duysun!" -4-

A -
A +

Şeref kızını kokladı, öptü, bağrına bastı: - Dile bakalım benden ne dilersen güzel kızım... Her şeyi hak ettin artık. Bu sözler üzerine burun kıvırarak onları dinleyen Sena hırçın bir şekilde bağırdı: - İki damla çocuğun getirdiği kâğıt parçası şerefine birden paralarınız çoğalıveriyor Beyefendi bakıyorum. Bize gelince paramız yok! Oh ne âlâ iş böyle bu! Şeref hayretle bakmış kalmıştı karısına. Yasemin ise suçlu bir şekilde yavaşça süzülmüştü odadan dışarı... Şeref karısının bu çıkışına ilk defa sert bir şekilde tepki gösterdi: - Ağzından çıkanı kulağın duyuyor sanırım Sena... Bahis konusu olan kişi bizim kızımız. Onun tahsili, kağıt parçası dediğin şey onun başarısının belgesi. Buna sevinmen, memnun olman gerekirken senin söylediğin laflara bak. Ayıp ediyorsun artık... Sena yerinden fırlayarak haykırdı: - Bıktım anlıyor musun, senden de kızından da bıktım ben!.. Gençliğim gitti bu hapishanede. Ben de giyinmek, gezmek, tatillere gitmek istiyorum. Ama şu hayata bak. Bir tek eğlencem yok. Şeref sakin olmaya çalışıyordu: - İnsanın eğlenceyi hak etmesi lazım. Sena ela gözlerini kıstı. Dalgalı saçları omuzlarına dökülüyordu. Biçimli dudakları kızgın bir şekilde kıvrıldı. Küçücük kalkık burnu hırsla açılıp kapanıyordu: - Ne demek istiyorsun sen? Neyi hak edecekmişim? Acaba sen beni hak ettin mi? Ne yaşattın ki bana? Ne gösterdin? Senelerce yaşlı anana babana baktım, onların sızlanmalarını çektim, sonra da size baktım. Sen neyi hak ediyorsun ki... Alt tarafı bir hademesin. Adam bile olamamışsın... Şeref kızardığını hissetti. Bunlar onur kırıcı sözlerdi. Bu sözleri insanın hayat arkadaşından duyması kadar acı bir şey olamazdı. Yutkundu: - Size şerefsiz bir hayat vermedim ama. Emeğimle kazandığım üç beş kuruşla yaşamaya çalışıyoruz. Hele işimi hiç küçümseyemezsin Sena!.. O küçümsediğin hademelikten kazanılan parayla karnını doyuruyorsun. Unutma bunu! Omuz silkti genç kadın: - Karın doyurmak yetmiyor Beyefendi. Kimse açlıktan ölmez meraklanma. Yaşatmak önemli... Şeref sinirlerine hakim olmak için olağanüstü bir gayret sarf ediyordu. Ama dayanamadı sonunda: - Beğenmiyorsan, istemiyorsan çekip gidersin... Sena çıldırmış gibiydi: - Beş kuruş param olmadan bir yere gidemeyeceğimi biliyorsun, o yüzden böyle konuşuyorsun değil mi? Beni ezmeye devam et sen bakalım... Ama istenmediğim evde durmam ben. Ne haliniz varsa görün! Mantosunu kaptığı gibi fırlamıştı sokak kapısından. Şeref yüzünü buruşturdu. Bu sırada oda kapısının pervazına saklanmış, korku içinde kendisini izleyen kızını gördü... > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.