Gözleri dolu dolu olmuştu yaşlı adamın: - İşte... dedi. Senin baban da annen de böyleydi. Onurlu, şerefli insanlardı. Onlar gibisini hiç tanımadık ben de Ayşe teyzen de. Sen de onların evladısın kızım. Hiç çekinme bundan sonra. Ömrümüz yettikçe sana ana baba olmaya çalışırız biz. - Allah sizden razı olsun Hüseyin amca. Bu sırada dükkan kapısından Ayşe hanımın sesi duyuldu: - Hüseyin efendi, neredesin, geldim işte... Kısa boylu, şişman, nur yüzlü bir kadındı Ayşe hanım. Feryal'i görünce hafif bir çığlık attı!.. Ayşe hanım Feryal'le kucaklaştıktan sonra olanları dinledi. Dinlerken başını iki yana sallayarak durmadan "vah, vah, vah" diye sızlanıyordu. Sonunda Feryal sözlerini bitirince onun omzunu okşadı. Gözleri dolu dolu olmuştu: - Üzülme kızım, insan kadere engel olamıyor. Parası çok olan insanlar genelde böyledir işte. İnan senin için üzülmedim, şu yavrucaklara üzüldüm sadece. Ama sen akıllı kızsındır, becerikli kızsındır. Bunun da üstesinden gelirsin. Şimdi şu eşyaları eve gönderelim, sonra gereken neyse ben sana tamamlarım yavrum. Öyle iki parça eşyayla olmaz. Daha bir ev için gerekli bir sürü şey var. Hiç üzülme, hallederiz. Neredeyse kırk beş senelik ev bizimkisi, her şeyden çifter çifter... İhtiyacın neyse veririm yavrum. Ah Saadet'çiğim benim, iyi ki görmedi bu üzüntüyü. Yıkılırdı. Sen onun her şeyiydin Feryal. Anacığın senin için yaşadı. Senin mutluluğun için her şeye razıydı. Nur içinde yatsın canım arkadaşım benim. Ne iyi kadındı, ne hanım kadındı, ne asil kadındı! Hüseyin bey atıldı: - Ağıt yakmayı bırakalım Ayşe, tutalım işin ucundan haydi... Feryal çok duygulanmıştı. Sarıldı Ayşe hanıma: - İyi ki sizler varsınız. Bana güç verdiniz Ayşe teyze. Sağ olun. Hüseyin bey hemen kapıdaki çıraklarına seslendi: - Ahmet!.. Haydi bakalım şu eşyaları yükleyin kamyonete. Biriniz de fırça falan alın. Feryal ablanızın evini badana yapacaksınız... Feryal söze karıştı: - Hüseyin amca ben yapardım. - Yok kızım, olur mu, kadın işi değil bu, yapar bizim çocuklar. Fazladan birçok eşya daha yükletti Hüseyin bey. Feryal'in engel olma çabaları boşa çıkmıştı. Genç kadın dayanamadı, biraz da çekinerek: - Hüseyin amca, bu kadar şeyi ödeyemem ben... - Bir daha duymayayım Feryal. Senden para mı isteyen var? Ayıp edersin. Senin konuşma hakkın yok bundan sonra bu konuda. Sus bakayım. Ayşe hanım da müdahale etti hemen: - Çok ayıp Feryal. Ben de eve gidip sana verebileceklerimi ayırayım. Ha, unutmadan., akşam bizde yemektesin, sakın mazeret gösterme. Sonra Hüseyin amcan bırakır sizi eve. Haydi siz gidin, ben de evden alacaklarımı alıp gelirim size, yerleştiririz hemen. Feryal dokunsalar ağlayacaktı. Minnettarlığını ifade edecek kelime bulamıyordu. Sevgiyle sarıldı yaşlı kadına. Bir kere daha görüyordu insan olmanın parayla pulla olmadığını... DEVAMI YARIN