"Bunda sizin suçunuz yok"

A -
A +

Saadet konuşuyor, Kamil Bey de dikkatle dinliyordu: - Sizden bir tek ricam var beyefendi. Biraz olsun beni anlayabileceğinizi düşünerek geldim buraya. Hiçbir şey sorgulayacak değilim. Ne olduysa yaşandı bitti. Bunda sizin hiçbir suçunuz yok. Kim olsa aynı şeyi yapardı. Sizi ancak evlat sahibi olduktan sonra anladım. İnsan evladı için çok hayaller kuruyor, çok şeyler planlıyor. Onların aksine bir şey oldu mu aslan kaplan kesiliyor, hazmedemiyor. Siz bulunduğunuz konum, statü ve hayat şekliniz bakımından başka şeyler planlamıştınız tabii ki. O nedenle size karşı hiçbir şeyim olamaz. Ama şu an ben de bir evlat sahibiyim ve kızımı tanıyorum. Onun nasıl naif bir kız olduğunu biliyorum. Çok şükür, yanlış bir hayatımız olmadı ama sizden ricam ne olur ondan uzak durun. Bunu istemek belki hakkım değil ama onun iyiliği için istiyorum bunu. Beni anladığınızı umarım... Kamil Bey gözlerinden akmak için bekleyen yaşlara engel olabilmek için dudaklarını ısırıyordu. Saadet'in karşısındaki koltuğa oturmuştu. Onun sözünü hiç kesmeden dinledi. Saadet sözlerini bitirir bitirmez başını salladı. Saadet onun ne perişan halde olduğunu gözlemleyebiliyordu. - Ben kimsenin hayatını karıştırmak niyetinde değilim kızım. Bu planlanarak yapılmış bir karşılaşma değildi... Kader işte... Nasıl istersen öyle olsun kızım. Gülay kim olduğumu hiç bilmez istemiyorsan. Ama şunu bilmeni istiyorum. Eğer bunları sana söylemeden ölseydim gözlerim açık gidecekti. Ben olanlar için çok azap çektim. Haksızlık ettim, yanlış davrandım. Bunu en azından kendi evladım için yapmalıydım. Hayatta hiçbir şeyin önemi yokmuş kızım, ne para, ne pul, ne statü, hiçbir şeyin. Önemli olan iç huzuru, şeref, onur... Ben oğlumu kaybettim kızım. Yıllardır görmedim. Eğer bu evliliğe karşı çıkmasaydım belki şimdi yanımda olurdu. Çünkü sen bir insanı çekip çevirecek, adam edecek bir kızmışsın. Bunu bilemedim. Saadet acı acı güldü: - Bilmek istemediniz diyelim... Başını salladı yaşlı adam: - Haklısın kızım bilmek istemedim. Seni tanımak istemedim. Saadet acıyarak baktı yaşlı adama: - Ben size kızgın veya kırgın değilim. Sadece kızımın sarsılmasını istemiyorum. Ben kızımdan hiçbir şey saklamadım. Ne olup bittiyse hepsini anlattım. Ama onun sizden ve babasından nefret etmesine de asla izin vermedim. Fakat onun ruh halini bilemiyorum. Sizin için düşüncelerini bilemiyorum. Babası için ne hissettiğini bilemiyorum. Sizi incitebilir, bunun için ona kızamam. Kendisi incinebilir. Bunu asla istemem. Kamil bey ayağa kalktı: - Tamam kızım, sana söz veriyorum, bu ikimizin arasında kalacak. Hiç kimse bilmeyecek. Ama bir tek ricam var, torunum için bir şeyler yapmak isterim ben. > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.