Yaklaşık elli yıldır süren bu inanılmaz kan davasında her iki taraftan da onlarca kişi ölmüştü. Yıllar önce iki büyükbaş hayvan yüzünden başlayan bu dava her iki ailenin de aslan gibi erlerinin genç yaşlarında mezara, diğerlerinin de demir parmaklıklar arasına gitmesine sebep olmuştu... Gülbahar Hıdır'la evlenirken bütün korkusu Hıdır'ın sülalesindeki bütün gelinler gibi genç yaşta dul kalmaktı. Bu yüzden çok yalvarmıştı babasına bu evliliğe rıza göstermemesi için. Ama Delibaşların Hıdır diretmiş, işi eşkıyalığa kadar vardırmış, Gülbahar'ın babası Davut'un yollarını kesmişti. Bu rızada korkunun yanı sıra Hıdır'ın verdiği başlık parasının söz konusu olmadığını kimse iddia edemezdi. Ama bu konu ne zaman dillendirilse Davut hemen celallenirdi, savunması hazırdı: - Tövbe, ben kızımı satmadım, adam beni tehdit etti, zaten eli silahlı bunlar. Korktum Vallahi... Hem kötü çocuk değil Hıdır, kızıma baksan, serpildi evlendiğinden beri, güzelleşti. Gül gibi geçiniyorlar işte. Kız kısmı başka ne ister ki... En son cinayette altı ay önce Delibaşların sülalesinden biri öldürülmüştü. Hıdır'ın amca oğluydu vurulan. Bir hafta komada hastanede kalmış ama kurtulamamıştı. Cinayeti işleyen bulunamamıştı. Ama Delibaşlar onun kim olduğunu ilk andan itibaren biliyorlardı ve planlarını hemen yapmışlardı. İntikam sırası Hıdır'daydı. Gizli gizli toplantılar yapılmış, görev verilmişti. İş bir punduna getirmeye kalmıştı. Hıdır daha yirmi altı yaşındaydı. Delikanlılığın verdiği cahil cesaretiyle bu sefer işi sağlama almak istiyordu. Bu nedenle Davulcu Yılmaz'ın Almanya'dan gelen büyük oğlunu vurmuştu. Gülbahar işin aslını bilmiyordu; ama kocasının bu inanılmaz kan davasında birini öldürdüğünden adı gibi emindi artık. Korkuyla fısıldadı: - Aç mısın? Hıdır omuzlarını kaldırdı: - Yok, hemen söndür ışıkları. Uyanık olduğumuzu kimse görmesin. Sabah ezanıyla kıyamet kopar. Şerefsizlerin cezasını verdim. Görelim bakalım el mi yaman, bey mi yaman! Gülbahar inledi: - Nereye kadar Hıdır? Nereye kadar? Yarından sonra doğacak çocuğumuzun hayatı da tehlikeye girecek. Onu da mı öldürteceksin? Hıdır'ın gözleri parladı: - Hele bir oğlan olsun, o zaman göreceksin. Bir asker daha yetişecek Delibaşlara. Dedesi Ökkeş Delibaş gibi yetiştireceğim oğlumu. Yürüdü mü yer gök inleyecek, ürkecek herkes. Hele o Davulcular... Gülbahar dehşet içinde baktı kocasına. Gayri ihtiyari elini karnında dolaştırdı. Şimdiden endişe içindeydi doğmamış bebeği için. İçinin acıdığını hissediyordu... DEVAMI YARIN