Genç kız bir yudum daha aldı çayından: - Benden istediğin nedir Kaan? - Senden istediğim... Sana aşık oldum Eda... Bunu bilmeni istedim. Benim hakkımda ne düşündüğünü bilmek istedim... Benim duygularıma cevap verecek misin bunu öğrenmek istedim. Eda yutkundu. Dikkatle ve kendinden emin bir şekilde baktı genç adamın yüzüne, sonra gülümsedi: - Gerçekten ciddisin sen!.. Gerçekten ciddisin... Peki, üzme kendini, kafana takma... Görüşürüz... *** Seda heyecan içinde pencereye koştu. Saat dokuzu geçiyordu ve artık o, annesini daha fazla oyalayamayacağını düşünüyor, için için Eda'ya öfkeleniyordu. Gerçekten de Saliha hanım mutfaktaki işini bitirmiş ve söylenmeye başlamıştı: - Kızım, neredeyse öğlen oldu, kaldır şu kardeşini artık, bu ne böyle, yüz verdikçe astar istiyorsunuz ama... Kalksın, bu saatlere kadar kahvaltı sofrası ortada mı durur? Merdiven başına gelip yukarı doğru bağırdı: - Edaaa! Kalk artık.. Ne uykusu bu? Seda heyecandan eli ayağına karışmış bir şekilde atıldı: - Tamam anne, ben kaldırırım şimdi... Yukarı çıkıp odaya girince dudaklarını ısırdı. Bomboş odada ne yapacağını, nasıl idare edeceğini bilemiyordu. Pencereye koştu. Alnını cama dayayıp sokağa bakmaya başladı. Köşe başından yaklaşan silüetin kardeşi olması için dua ederek beklemeye başladı. Gerçekten de gelen Eda idi. Koşarak indi aşağıya. Annesini kapıdan uzaklatırması lâzımdı. Seslendi oturma odasına: - Anne, şu çamaşır makinesine bakar mısın bir?.. Birkaç kirli var, onları atacağım ama az yıkaması nasıldı bunun? Unuttum. Hem yumuşatıcıyı da bulamıyorum. Saliha hanım oturduğu yerden besmele ile kalktı. Başının örtüsünü düzeltip, söylenerek banyoya yürüdü: - Ne çamaşırı bu? Daha yeni yıkadık, neredeydi aklınız? İki günde bir çamaşır mı olur, bebekli ev mi burası? Yaşlı kadının banyoya girmesiyle sokak kapısı yavaşça açıldı ve Eda bir hayalet gibi süzüldü içeriye. Banyo kapısında duran Seda annesine göstermeden eliyle ona hemen yukarı çıkmasını işaret etti. Koşar adımlarla merdivenlere atıldı genç kız. Biraz sonra yataktan yeni kalkmış gibi saçı başı dağınık bir halde indi aşağıya. Saliha hanım onu görünce hemen kızgınlıkla karışık sitemlerine başlamıştı: - Oh! Prensesimiz teşrif ettiler, lütfettiler, uyandılar... Ne uykusu bu? Saat kaç? Ayıp, ayıp, bak ablan bu saate kadar seni bekledi kahvaltı etmek için, çay zifir oldu ocakta. Hiç mi izanın yok senin? Gelinlik kız bu saate kadar yatar mı? Bundan sonra kitap mitap yok, gece saatiniz gelince yatıp uyuyacaksınız. Bu evin bir düzeni var, herkes kendi keyfine göre hareket edemez!.. Eda mırıldandı: - Uyumuşum anne, ne yapayım, kaldırsaydınız!.. - Lafa bak lafa!.. Uyan diye bağırmama, ayılar kış uykusundan kalktılar, sen kalkmadın. Seda gülmeye başladı bu sözler üzerine. Saliha hanım otoritesinin sarsıldığını düşünerek ters ters baktı ona. Seda başını önüne eğdi. Ama gülmesine devam ediyordu hâlâ. > DEVAMI YARIN