Bornova'nın merkezine doğru yürüdüler. Ara sokaklara girdikleri zaman merkezin yapısından uzak, eski, Rum evlerinden oluşan bir mahalleye gelmişlerdi. Köşedeki bakkala girdi Şeref. Bir paket sigara aldı. Sena gittiğinden beri çok sigara içer olmuştu. Bakkala sordu: - Birader, kızımla ben başımızı sokacak bir ev arıyoruz kiralık. Bildiğin bir yer var mı? Bakkal yuvarlak, kırmızı yüzlü, şişmanca bir adamdı. Alnında biriken terleri elinin tersiyle sildikten sonra Şeref'i dikkatle süzdü: - Beş ev yukarıda bahçeli bir yer var. Orada yalnız bir kadın oturur. Evinin iki odasını kiraya verir hep. Bahçe içinde asıl evden ayrı iki odası var . Bir bakın oraya. Geçende iki talebe kiracısı vardı ama okullarını bitirip çıktılar evden diye biliyorum. Şeref ümitlenmişti. Minnetle teşekkür etti: - Hay sağ olasın kardeşim, tabanlarımız şişti dolaşmaktan. Hemen bakkalın tarif ettiği eve gitti. Tahta, eski bahçe kapısını itekledi. Seksen yaşlarında, iki büklüm olmuş, kaba yüzlü bir kadın bahçenin kenarında çiçeklerle uğraşıyordu. O tarafa doğru yürüdü: - Merhaba teyze. Biz kiralık bir yer arıyorduk. Kızımla ben. Başka kimsemiz yok. Senin kiralık iki odan varmış. Eğer boşsa görebilir miyiz? ??? Bir saat sonra ev sahibiyle anlaşmışlar, iç içe iki odayı kiralamışlardı. Mutfak ve tuvalet bahçenin başka bir köşesindeydi. Ev sahibinin oturduğu asıl ev ise Şeref'in kiraladığı iki odaya bir duvarla komşuydu. Küçük bir bahçe vardı. Ortasında beton bir havuz vardı. İçi yosun tutmuş, yer yer çatlamıştı. İhtiyar kadın zaman zaman kızına gidip kalıyor evi boş bırakıyordu. İki odayı kiraya vermek hem maddi açıdan bir gelirdi hem de evde olmadığı zamanlar kiracıları vasıtasıyla evinin güvenliğini sağlama almış oluyordu. Şeref memnundu buldukları yerden. Yasemin'e baktı: - Sevdin mi güzel kızım, şimdilik bize yeter burası. Hem bak hemen yakında okul da var. Hayırlısıyla sen de oraya gider gelirsin. Biliyorsun burada kocaman bir de üniversite var. Liseyi bitirdin mi oraya gidersin. Seni okutacağım biliyorsun değil mi? Yasemin telaşla sordu babasına: - Doktor okulu da var mı? - Olmaz mı? Türkiye'nin en iyi doktor okullarından biri var burada. Oraya gidecek benim kızım. Doktor olacak. Büyük adam olacak. Babasının iftiharı olacak! Etrafına bakındı sonra: - Gidelim temizlik malzemesi alalım, bir güzel temizleyelim odalarımızı. Bir de badana yapayım. Misler gibi girelim sonra. Otelden eşyalarımızı getiririz, yerleştiririz. Sen evin hanımısın. Eksiklerimizi söylersin bana, gider alırız. Paramız var Allah'a şükür. Yasemin bahçeye baktı: - Keşke bu havuz kurumamış olsaydı, balık koyardık içine... Şeref güldü: - İstersen tamir ederim, sorarız teyzeye, izin verirse koyarız... Yasemin sevinçle el çırptı: - Sahi mi baba? Doğru söyle sahi mi? - Tabii kızım, beraber alırız balıklarımızı, koyarız içine, sen beslersin onları. > DEVAMI YARIN