Feryal tedirgin olmuştu: - Onu da öyle kabul etmek lâzım Berker, bu yaştan sonra değiştiremezsin. Berker hayranlıkla baktı genç kadına: - Yenge, öyle farklı ve iyi niyetli, hoşgörülü bir insansın ki, seni takdir etmemek mümkün mü?.. *** Berker gece yarısına doğru kalktı... O saate kadar sohbet etmişler, genç adam Amerika'daki hayatından, gelecekteki planlarından bahsetmişti. Amerika'daki kız arkadaşını anlatmış, evlilik hayallerini açıklamıştı. Feryal ona bazı nasihatlerde bulunmuş, giderken de yeğenlerini ne zaman arzu ederse gelip görebileceğini, kendisini arayabileceğini belirtmişti. Berker köşke döndüğü zaman gece yarısını geçmişti. İçeri girdiği zaman babasının ve annesinin hâlâ yatmadığını gördü. Her zamanki kayıtsız tavrıyla elini kaldırdı: - Siz uyumaya niyetli değilsiniz anlaşılan, ben yatıyorum. Seyfi bey sert bir sesle sözünü kesti oğlunun: - Dur bakalım, konuşacağız seninle. Berker yüzünü buruşturdu. Omuz silkerek salona girdi, koltuklardan birine oturdu: - Evet, dinliyorum... Fidase hanım atıldı: - Bu saate kadar neredeydin Berker? - Yengeme gittim anne. Çocukları gördüm. Yengemle tanıştım. Bu sözler karı kocanın beynine bir bomba gibi düşmüştü. Seyfi bey dişlerinin arasından öfke ile: - Ne dedin sen ne dedin? Uyuyan yılanı uyandırmak ha? Berker kaşlarını kaldırdı: - Uyuyan yılan mı? Sen hayatında yılan görmemişsin baba, aslında görmek için çok uzaklara gitmek de gerekmiyor ama... Fidase hanım hiddetle bağırdı: - Terbiyesizlik ediyorsun, baban haklı, ne işin var o insanın yanında? Berker annesine döndü: - Nedir alıp veremediğiniz bu kızla... Size ne yaptı? Onunla evlenmek isteyen oğlunuz... Yüzünüzü eğecek bir tavrı mı vardı? İki tane nur topu gibi, güzeller güzeli torun verdi size. Onların yüzüne bile bakmadınız, bu mu sizin aile anlayışınız? Yanlış yapıyorsunuz baba, ağabeyim de sizin yüzünüzden yanlış yapıyor. Yazık. Kızın sizinle bir alıp veremediği yok. Ünlü zengin Seyfi Coşkun rahat edebilir. Hiçbir beklentisi yok. Kendi mütevazı hayatını kurmuş, hayatını düzene sokmuş, ayrıca insanlığı ile sizden çok daha zengin o... Söyledikleri tuhaf bir sessizlikle karşılanmıştı. Devam eti Berker: - Kusura bakmayın, annem babamsınız ama bu yüzden bu söylediklerim. Ayağa kalktı: - Bana gelince, size açıkladığım kararımda ısrarlıyım. Bir hafta sonra ayrılacağım buradan. Ayrı ev tutacağım... *** Firuze hanım dikkatle önündeki kâğıtları inceledi. Sonra altın uçlu dolmakalemiyle imzaladı. Kâzım bey kağıtları dosyaya koyduktan sonra saygıyla sordu: - Bir başka emriniz var mı efendim? - Feryal nasıl Kâzım bey? Adapte oldu mu? DEVAMI YARIN