Gözleri dehşet içinde açılmıştı! -26-

A -
A +

Tülin hanım donup kalmıştı. Endişe ile baktı kendisini merakla dinleyen kızına. Ne diyeceğini şaşırmıştı bir anda. Kekeledi; - Allah Allah, hayrola. Ne.... ne oldu birden? Önemli bir şey değildir umarım... Meral bu soruya nasıl cevap vereceğini bir anda kestiremedi. Birkaç saniyelik suskunluktan sonra: - Tahlilleri yapılıyor efendim, biz de tam olarak bilmiyoruz, demekle yetindi. Tülin hanım geçmiş olsun dileklerini tekrarlayarak kızına uzattı telefonu: - Serdar'ın kız kardeşi.. Galiba Serdar hastalanmış, al da konuş bakalım, merak ettim şimdi. Esra bir anda sapsarı kesilmişti. Bir şahin gibi atıldı telefona: - Meral? Sen misin? Hayrola ne oldu? Telefondan gelen sesten genç kızın derin bir nefes aldığı belli oluyordu. Tedirgin bir tonla cevap verdi: - Esra, hemen gelsen iyi olur. Pek iyi haberler değil çünkü. İki gündür hastaydı Serdar. Babam tahlil yaptırdı, pek iç açıcı sonuçlar değil neticeler. Yatması gerekti. Genç kız iyice meraklanmış ve telaşlanmıştı: - Ne? Ne dediler, nasıl iç açıcı değil? Meral ne olur açık söyle! Birkaç saniyelik bir suskunluk oldu. Sonra bir fısıltı şeklinde duyuldu Meral'in sesi: - Esra, ağabeyim galiba kan kanseri... Bir çığlık duyuldu sadece. Esra telefonun durduğu büfeye tutunmuş, gözleri dehşet içinde açılmış, şaşkın bir şekilde annesine bakıyor, dudakları kilitlenmiş gibi kıpırdamıyordu. Sadece boğazından boğuk bir feryat çıkmıştı o kadar. Meral ise ahizenin öteki ucunda olanca kuvvetiyle bağırıyor, genç kıza metin olmasını, sakin olmasını söylüyordu. Tülin hanım fevkalade bir şeyler olduğunu hemen anladı ve koştu. Kızının elinden aldı telefonu: - Meralciğim, neler olduğunu bana da söylesen, Esra çok kötü oldu... Genç kız ağlamaklı bir şekilde biraz önce söylediklerini kadına tekrarladı. Tülin hanım şoke olmuş gibi sessizdi. Esra'nın hıçkırıkları odanın içinde yankılanıyor, genç kız masaya dayanmış, sarsılarak ağlıyordu. *** Tarık saatine bir kez daha baktı. Neredeyse dokuz buçuğa geliyordu. Elindeki sigarayı öfkeli bir şekilde yere fırlatıp arabasına bindi. Neredeyse bir saattir Meral'in evinin bulunduğu sokakta bekliyordu. Evde ne bir hareket, ne bir ses vardı. Zili çalmaya çekinmiş, elbet genç kızın dışarı çıkacağını düşünerek beklemişti. Bu saatten daha erken gitmesine imkan yoktu. Sinirli tavırlarla motoru çalıştırdı. Süratle uzaklaştı. Okula geldiği zaman ise ders çoktan başlamıştı. Girmedi ilk derse. Canı sıkkındı. Doğruca kantine gitti. Bir neskafe söyledi. Bahçeye bakan masalardan birine oturdu. Buradan gelen herkesi görebiliyordu. Aradan yarım saat kadar geçmişti. Karşıdan yanındaki arkadaşıyla hararetli bir şekilde konuşarak gelen Arzu'yu gördü. Yerinden kalkıp eliyle işaret etti: - Gelsene bir dakika... DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.