"Hakan'ıma bir şey mi oldu?!."

A -
A +

Dört yıl geçmişti... Safiye'nin son derece güç şartlarda devam ettirdiği zor hayatı rutin bir şekilde devam ediyordu. Hiç aksatmadan her hafta görüş gününde oğluna gidiyor, onu görüyordu. Onun dışında evi olarak benimsediği bir göz odanın içinde, dostsuz, arkadaşsız, yapayalnız bir hayatı kıt kanaat devam ettirmeye çalışıyordu. Saçları bembeyaz olmuş, yüzünde derin çizgiler oluşmuştu... O gün yine görüş günüydü. Safiye erkenden kalkmış, namazını kıldıktan sonra bir dilim ekmek ile domates yemiş sonra yola koyulmuştu. Ayakkabısının altlarındaki deliklerden su giriyordu ve sızlıyordu tabanları. Yine bu ay arttırdığı bir miktar parayı oğluna götürüyordu. Pazardan aldığı peynir, zeytin gibi erzağı da bir torbaya doldurmuştu. Ceza evinin önüne geldiği zaman hafif bir mide bulantısı hissetti ama önemsemedi. Ensesinde beliren yanmalar, kulak uğuldamaları senelerdir devam ediyordu. Bunların hiç birine aldırmamıştı. Zaten artık hayatında kendisi dahil hiçbir şeyin önemi kalmamıştı ki... Sıraya girip beklemeye başladı. Sıra kendine geldiği zaman ağır ağır yürüdü. Kontrolden geçtikten sonra görüş odasına girmek için beklemeye başladı. Fakat o sırada yanına yaklaşan bir görevli kolundan tuttu: - Hanım, sen Hakan Okçu'nun ziyaretçisisin değil mi? - Evet memur bey. - Benimle müdür beyin odasına kadar gel. Şaşkın bir tavırla takıldı memurun peşine. Müdürün odası koridorun sonundaydı. Memur kapıyı iki defa tıklatıp başını uzattı içeriye: - Hakan Okçu'nun ziyaretçisi geldi müdürüm. Sonra geri çekilerek Safiye'ye yol verdi. Kadın içeri girince müdür beyin yanında oturan genç bir kız olduğunu gördü. Siyah saçlı, siyah gözlü, uzunca boylu, alımlı bir genç kızdı bu. Başıyla ve dudaklarında beliren hafif bir tebessümle selamladı ikisini de. - Beni görmek istemişsiniz müdür bey. - Gelin Safiye hanım. Siz adres mi değiştirdiniz? Size ulaşamadık iki gündür. Şaşkınlığının yanı sıra endişeler de belirmeye başlamıştı Safiye'de. - Ben eski evden taşındım müdür bey. Küçükçekmece'ye taşındım. Müdür toparlak yüzlü, kalın kaşlı, kalın bıyıklı bir adamdı: - Hah, işte... Eski evinize gittik ama orada da yerinizi bilen çıkmadı. Bize adres değişikliğinizi bildirmemişsiniz. Halbuki bildirmeniz gerekirdi. Safiye merakla baktı onun yüzüne: - Hakan biliyordu evin adresini. Tam net adresi bilmese de yerini tarif ettiydim. Bilseydim değişikliği kayıt ettirirdim müdür bey, özür dilerim. Hakan'a neden sormadınız? Müdür bey yutkundu. Kaşlarını kaldırdı: - Oturun şuraya Safiye hanım. Size bir haber vereceğim, bu oldukça zor benim için ama... Kadın kanının çekildiğini, ensesinin yandığını kulaklarının uğuldadığını hissediyordu. Güçlükle fısıldayabildi: - Hakan'ıma bir şey mi oldu müdür bey? Ne oldu? DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.