Sessizce yemeklerini yediler. Suna hanım Feryal'i birkaç arkadaşla daha tanıştırdı. Yemekten sonra iki kadın kreşe indiler. Kapıdaki camdan baktılar bir müddet. Ozan ve Yağız kreş öğretmeninin verdiği oyuncaklara dalmışlardı. Feryal'in içi titredi onları görünce. Kreş öğretmeni onların camdan baktığını görünce dışarı, yanlarına geldi: - Hoş geldiniz Feryal hanım. Harika iki çocuğunuz var inanın. Öyle uyumlu, öyle uslular ki... Hele Ozan çok akıllı ve zeki bir çocuk. Hiçbir yaramazlıkları yok. Keşke bütün çocuklar onlar gibi olsa, inanın hiç yorulmam. Tebrik ederim sizi. Feryal memnun olmuştu. Suna hanım ise atıldı: - Annelerinden belli zaten. Allah nazardan saklasın. - Teşekkür ederim, diye fısıldadı Feryal. Aklı Kâzım beyin söylediklerindeydi. Çocuklara görünüp onların konsantrasyonlarını bozmamaya karar vererek ayrıldılar kreşten. Odalarında yemek üstü çaylarını içip tekrar işe koyuldular. Feryal işe başlayınca biraz olsun düşüncelerinden sıyrılmayı becerebilmişti. Hakan'la birlikte bilgisayar üzerinde yoğun bir şekilde çalışıyordu. Kâzım Yaşar, Feryal odadan çıktıktan sonra hemen telefona sarıldı. Numarayı tuşlayıp beklemeye başladı. Birkaç saniye süren beklemeden sonra karşı taraf telefonu açmış olacak ki konuşmaya başladı. Sesinde heyecan ve saygı vardı: - Hanımefendi, istediğiniz bütün bilgiler elimde efendim. Akşam üzeri de sizinle görüştüreceğim Feryal hanımı. Arzu ederseniz ve müsaitseniz şimdi köşke geleyim ve size bilgileri takdim edeyim. Firuze hanımdan olumlu bir cevap almış olacak ki gülümseyerek ayağa kalktı: - Hemen geliyorum hanımefendi. Hürmetlerimle... Telefonu kapatıp ceketini ilikledi. Evrak çantasını alıp hemen odasından çıktı. Firuze hanım kahverengi bir tayyör giymişti. Saçlarını her zamanki gibi özenle toplamış, altın çerçeveli gözlükleri gözünde, kendinden emin bir şekilde yıllardır vazgeçemediği berjer stili koltuğunda oturmuş bekliyordu. Kâzım bey saygıyla tokalaştı yaşlı kadınla, karşısındaki koltuğa yerleşti. Firuze hanım kapıda bekleyen uşağına döndü: - Bize sıcak kakao getirin lütfen, diye emir verdi. Az sonra altın işlemeli porselen takımlarda kakaoları geldi. Uşak, servisi yaptıktan sonra saygıyla geri çekildi. - Sizi dinliyorum Kâzım bey... Neler buldunuz? - Anlatayım hanımefendi... Babası Arabistan'da bir kazada vefat etmiş Feryal hanımın. Orada çalışıyormuş bir inşaat firmasında. Annesiyle kalmış. Lise mezunu. Annesi çevresinde çok sayılan, çok sevilen hanımefendi bir kadınmış. Saadet hanım. Bir tek evladı Feryal. Başka kimseleri yok. Liseyi bitirdiği sene Tamer Coşkun'la tanışmış. Arkadaşlıkları uzun sürmemiş, evlenmişler. Ama Seyfi Coşkun'u ve karısını tanırsınız. Biraz farklı bakarlar hayata. İstememişler genç kızı. Ama oğullarına dinletememişler. İki genç evlenmişler. Sonrasında ailenin Feryal hanıma tutumunu takdir edebilirsiniz sanırım. Zor günler başlamış genç hanım için. Bu arada bir buçuk sene arayla iki evlat sahibi olmuş. İki oğlu var. Ama sanırım daha fazla yürütememiş, bize müracaat etmeden on gün önce boşanmış eşinden. DEVAMI YARIN