Betül hızlı adımlarla merdivenleri çıktı. Hadiye Hanımların kapısını çalıp sabırsızca beklemeye başladı. Az sonra Hadiye Hanım göründü kapıda: - Hoş geldin kızım, gel içeri! - Kusura bakmayın Hadiye Teyze, birkaç gündür gelemedim. Malum babam! - Biliyorum kızım, nasıl baban? - Çok şükür Hadiye Teyze, her şey iyi çıktı. Elimden geldiğince bakmaya gayret ediyorum. Salona girdi. Yasemin ders çalışıyordu: - Aman da benim güzel böceğim, özledim kız seni, gel bakayım bir Betül Teyzene. Zafer yok mu Hadiye Teyze, iş yerine telefon ettim, işe başlamadı dediler. - Evde kızım, bir türlü toparlanamadı. Raporu bitti ama gitmiyor işe. Ne olacak bilmiyorum. İyice bıraktı kendini. Doğru dürüst yemek yemiyor. Dışarı çıkmıyor. Odasında şimdi. Biraz sonra kapı açıldı ve Zafer girdi salona: - Hoş geldin Betül, nasılsın? Betül gözlerini kıstı: - Ben iyiyim de esas sen nasılsın? İşe gitmemişsin! Zafer omuzlarını kaldırdı: - Gitmedim, gitmeyeceğim de, ne için çalışacağım ben Betül? Betül'ün gözleri hayretle açıldı: - Ne için mi? Kızın için tabii ki, bu kadar da olmaz Zafer. Saçmaladığının sen de farkındasın. Zafer koltuklardan birine attı kendini. Yan gözle yerde oynayan kızına baktı. Yasemin hiçbirisiyle ilgilenmiyordu. Hadiye hanım başıyla işaret etti küçük kızı ve oğluna dikkatli konuşmasını hatırlattı. Zafer derin bir soluk aldı, annesinin ikazını görmezlikten gelmişti: - Bazen düşünüyorum, değmez bunca acı çekmeye diye... Beni istemeyeni ben de istememeliyim diyorum. Sonra birden farkına varıyorum ki istediğim falan yok, yapılanı hazmedemiyorum. Betül acıyarak baktı genç adama, söyleyecek bir şey bulamıyordu. Zafer devam etti: - Ama nefretim ağır basıyor artık Betül. Beni ayakta tutan bu nefret işte. Hadiye Hanım dayanamadı: - Bencilsin Zafer, seninle doktora gittik, şu çocuğu hiç düşünmüyorsun, sus artık! Bu bencilliğin yüzünden kızını da kaybedeceksin, ya toplarsın kendini ya da... Tam bu sırada küçük Yasemin elindeki bebekleri öfkeyle duvara fırlattı ve bağırmaya başladı: - Ben hepinizden nefret ediyorum, annemden de babamdan da... Donup kalmışlardı o anda. Zafer şaşkın ve çaresiz bir şekilde bakınıyordu etrafına. O anda anladı artık toparlanması gerektiğini. Bir dönüm noktası olmuştu sanki küçük kızın feryadı!.. DEVAMI YARIN