İstanbul'un en lüks otellerinin birindeki balo salonu oldukça kalabalıktı. Son derece şık giyinmiş davetliler verilen kokteylin havasına kendilerini kaptırmış, küçük gruplar halinde ayakta birbirleriyle sohbet ediyorlardı. Ev sahibi konumundaki uzun boylu, beyaz saçlı gözlüklü, ciddi görünüşlü bir adam olan İrfan Çelik ve eşi misafirlerin arasında dolaşıyor, hepsinin teker teker hatırını soruyor, kısa bir süre sohbet ediyorlardı. Daha yeni üç kişilik bir grubun yanından ayrılmışlardı. İrfan Bey eşine döndü: - Selma, Nejat'ı görüyor musun, nerede? Altmış yaşlarındaki kadın etrafına bakındı ve başıyla işaret etti: - Bak karşıda, bakanlıktan gelen misafirlerle birlikte. İrfan Bey karısının işaret ettiği yere döndü ve yüzünde bir gülümseme belirdi: - Bu çocuk bu ülkenin sanayisinin başına geçecek emin ol... Çocuk inşaat mühendisi ama Amerika'da yüksek lisansını bu konuda yapınca müthiş bir şey yakaladı. Selma Hanım başını salladı: - Çok efendi bir çocuk, çok da yakışıklı. Kendi oğlum gibi seviyorum inan ki... Evladım benim... Çok da içine kapanık... Tam bu sırada yaşlı çifti gören Nejat misafirlerinden izin isteyerek onların yanına geldi: - Her şey harika İrfan Bey... İnanın şu ana kadar bizi üç sene rahatlatacak kadar iş bağladım. İrfan Bey onun sırtını sıvazladı: - Senden hiçbir kuşkum yok Nejat. Çok şükür, her şey rayına oturur oturmaz karımı alıp uzun bir dünya seyahatine çıkabileceğim artık. Her şey sana emanet olacak. Çelik holding yönetim kurulu başkanlığına geleceksin. İlk toplantıda bu olacak ve ben uzun zamandır planladığım hayatımı yaşayacağım. Nejat gülümsedi: - Güveniniz için teşekkür ederim İrfan Bey... Nejat Geçirdiği ameliyatın ardından sağlığına kavuşmuş ama manen yıkılmıştı. Bahar'ın kendisini terk ettiğini öğrenince sanki yaşaması için artık hiçbir sebep kalmamış gibi küsmüştü hayata. İşte o zaman inanılmaz bir tesadüf olmuştu. Kendisinin tahsilinde büyük yardımları olan Aydınlı iş adamı İrfan Bey ve eşiyle karşılaşmıştı Amerika'da. İlginç bir rastlantıydı bu... Hastaneden taburcu olmuş, dönüş için bilet almaya giderken bir kafeteryaya girip kahve içmek istemişti. İşte tam kahvesini alırken birisi seslenmişti Türkçe olarak arkasından. Dönüp bakınca karşısında hayretle kendisine bakan İrfan Beyi görmüştü. İrfan Bey çok sevdiği genci ülkesinden kilometrelerce uzakta karşısında görünce hem şaşırmış hem de çok sevinmişti. Nejat'ın başından geçenleri öğrenince de üzülmüş ve ardından duruma el koymuştu. İşte Nejat'ın hayatını değiştiren gün bu gün olmuştu. DEVAMI YARIN