İyi kötü bir düzen kurmuştu Feryal

A -
A +

Seyfi bey kaşlarını çatarak konuştu: - Nesini düşünüyorsun? Merak etme, ben senin sabık karın gibi insanları iyi tanırım, başının en ufak bir sıkışmasında hemen damlar... Hiç kuşkun olmasın. Sonra hemen yanı başındaki koltuğa oturarak oğluna doğru eğildi: - Bak oğlum, olan oldu, biten bitti. Şimdi bundan sonrasına bakmak zorundayız. Ailemizin sahip olduğu değerlere karşı sorumluluğun büyük, bunu biliyorsun. Kardeşin de geliyor birkaç güne kadar. İkiniz birden bütün her şeyi bir kenara bırakıp dört elle işinize sarılmak zorundasınız. Bak, elimizdeki ihale bize çok para kazandıracak. Servetimiz ikiye katlanacak. Bu yüzden mantıklı hareket etmek durumundasın. Senin şahsi hayatını da bir düzene sokmak gerekiyor. Annenle düşündük. Genç adamsın, bir hata yaptın hayatının en önemli döneminde. Ama eskiyi sorgulamıyoruz biz artık. Zararın neresinden dönülse kârdır diyerek ileriye bakıyoruz. Şöyle, aklı başında, ailemize ters düşmeyecek bir kızla bir yuva kurman gerekir. Bunu uzatmamak lâzım. Biz senin için Ragıp beyin kızını uygun gördük. Hem bu evlilik bizim işimiz açısından da çok iyi. Biliyorsun, Ragıp beyin şirketinin asıl sahibi kızı. Bu hem sizin hem de şirketlerimizin evliliği olur. Güzel bir kız. Fransa'da tahsil görmüş. Bence çok uygun. Birinci denemende tercihini kendin yaptın, yanıldın, şimdi itiraz etmeden bizim tercihimize evet demelisin. Çocukların için üzülme. Onlar nasıl olsa senin nüfusunda. İstediğin zaman gidip görürsün. Buna Ragıp beyin kızının da bir itirazı olmaz sanırım. Ama tabii bir dengede tutman şartıyla. Ne dersin? Tamer irkilmişti. Şaşkın bir şekilde bakıp kalmıştı anne ve babasına. Yutkundu: - Baba, ben evliliği düşünmüyorum ki... - Bizce düşünmelisin Tamer. Bu kargaşadan ancak seni yeni kuracağın bir hayat uzaklaştırıp feraha çıkartır oğlum. Baban olarak bunu senden istiyorum. Tamer haykırmak istiyordu. Boğazında kelimeler bir engele takılıyor, hatta nefes alamıyordu. - Siz nasıl isterseniz... diyebildi ama ağzından dökülen sözlere kendi bile inanamadı. İtiraz etmek istiyor ama sanki gizli bir güç engel oluyordu. Hayattan kopmuş gibiydi... *** Feryal bir hafta içinde Hüseyin efendi ve Ayşe hanımın yardımlarıyla iyi kötü bir düzen kurmuştu. Elindeki parası gittikçe azalıyordu ve bir an önce bir iş bulması gerektiğini düşünüyordu. Canından çok sevdiği yavruları Ozan ve Yağız ise hiçbir şeyden habersiz, yeni evlerinde kendi hallerinde çocukluklarını yaşıyorlar, anneleriyle birlikte içinde bulundukları şartlardan habersiz çocuk gözleriyle hayatlarını sürdürüyorlardı. Köşkteki kısıtlamalar kalkmış, istedikleri gibi bahçede oynuyorlar, bütün zamanlarını bahçede besledikleri Boncuk'la geçiriyorlardı. Feryal çocuklarının mutluluğundan mesut oluyordu. Geceleri ise en mutsuz olduğu anlardı. Zaman zaman aklı Tamer'e kayıyor, onunla geçirdiği güzel günleri içi sızlayarak anıyor, ama ardından yaşadığı kâbus gibi günler bir film şeridi gibi gözlerinin önünden geçince ürperiyordu. Yaşanmışlarını bağrına basmıştı... DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.