Eda atıldı birden: - Aman nerede olacak, ders çalışıyordur. Ceyda dişlerini sıktı. Lafı değiştirmek için atıldı: - Benim kırmızı kazağımı gören var mı? Yıkanmıştı daha yeni... Seda cevap verdi: - Dolapta... Ben kaldırdım dün. Durakladı, sonra merakla sordu: - Nereye gidiyorsun sen? Daha yeni geldin okuldan? - Bazı şeyler almam lâzım, kırtasiye malzemesi. Hemen alıp geleceğim. Misafirler geldi mi? Omuzlarını kaldırdı Seda: - Birazdan gelirler... Offf, işin yoksa dolan dur ortalıkta şimdi... Ceyda hızla giyindi. Biraz sonra hazırlanmıştı. Cüzdanını alıp kapıya yöneldi: - Bayanlar, ben gittim.... İstediğiniz bir şey var mı? Karşılığını bile beklemeden çıktı dışarıya. Bahçeye çıkınca soğuktan kabanının yakalarını kaldırdı. Hızlı adımlarla buluşma yerine doğru yürümeye başladı. *** Emre, suratında her zamanki tebessümü ile ayağa kalktı, elini uzattı: - Hoş geldin Ceyda... Yine ne oldu? Ceyda kaşları çatık bir şekilde uzatılan ele cevap vermeden sandalyeyi çekip oturdu. Emre'nin eli havada kalmıştı. Şaşkınlıkla sordu: - Ooo, çok kızgınız. Ne oldu? Ceyda gözlerini kıstı: - Ne olduğunu sen daha iyi bilirsin sanıyorum. Senden hiçbir şekilde hayatının hesabını sormak gibi bir tasarrufum olamaz. Ama öğrenmek istediğim bir şey var. Ablama karşı sahtekârlık yapıyorsun, bunu biliyorum. Ne yapmak istiyorsun? Onu istemek için aileni falan göndereceğin yalan. Bunu inkâr etmeyeceksin herhalde... Emre'nin şaşkınlığı tedirginlikle karışmıştı: - Neler oluyor yahu? Bu tür konuşmaların anlamı ne şimdi? Ceyda arkasına yaslandı. Dikkatle karşısındaki delikanlının gözlerinin içine bakıyordu: - Sen ablama yalan söylüyorsun!.. Onunla vakit geçirmek istiyorsun. Bunu adım gibi biliyorum. Ama ben buna izin vermeyeceğim!.. Emre'nin yüzü asılmıştı: - Bu da nereden çıktı? - Senin her gün başka bir kızla dolaştığını biliyorum. Daha geçen gün burada benimle konuştuktan sonra çıkıp iki kişiyle birlikte olduğunu öğrendim. Delikanlı yutkundu: - Beni takip ettiğini mi söylüyorsun? Bu ne cür'et? Ceyda bir kahkaha attı: - Senin hayatın beni ilgilendirmez. Ben ablama söylediğin yalanlardan seni men ederim. Ablamı kandırman beni ayaklandırır. Çünkü buna hakkım var, çünkü o insan benim ablam. Emre yutkundu. Eliyle saçlarını düzeltti. Hareketlerinden ne yapacağını şaşırmış olduğu açıktı. Ceyda ondaki bu karışıklığı zekî gözlerle izliyordu. Emre hemen toparlanmaya çalıştı: - Benim yalan söylemediğimi göreceksin. O zaman acaba ne diyeceksin? Ben ablandan çok hoşlanıyorum. - Hoşlanmak yetmez. Onu hayallere gark edip sonra kandırman önemli benim için. Buna hakkın yok. - Kimseyi aldatmıyorum ben. Bunu ileride göreceksin. Başka bir şey demiyorum. > DEVAMI YARIN