O anda sanki bir şimşek çaktı

A -
A +

Etraf ağır bir sis altındaydı ve soğuk insanın iliklerine işliyordu. Nejat takım komutanı olarak en önde gidiyordu. Olağan keşif için araziye çıkmışlardı. Dağlık arazinin engebeli yollarında sis etkisiyle güçlükle ilerliyorlardı. Çavuş Hasan, Nejat'ın yanına yaklaştı: - Komutanım, ileride dar bir geçit var. Tehlikeli olabilir. İsterseniz sol taraftan gidelim. Tepeye çıkıp geçidin kontrolünü oradan yapalım. Nejat gözlerini kıstı. Sisten bir şey görünmüyordu ama Hasan'ın tecrübesine güveniyordu. - Tamam çavuş. İkiye ayrılalım o zaman. Birinci grup sağdan, diğeri soldan ilerlesin. Diğer grubun komutası sende olsun. - Başüstüne komutanım. Yirmi kişilik bir grup ayrıldı takımdan. Nejat emrindeki askerlere döndü: - Arkadaşlar, biz bu taraftan ilerleyeceğiz. Girdikleri yol gerçekten çok engebeliydi. Kayalıkların üzerinden atlıyorlar, diken kümeleriyle boğuşarak ilerliyorlardı. Hava neredeyse ağarmak üzereydi. Beş dakika daha araziyle boğuşarak ilerlediler. Nejat durup çevresine baktı. Ürkütücü bir sessizlik vardı. Başını gökyüzüne kaldırdı ve: - Bu gün mutlaka kar yağar buraya... diye düşündü. Tam bu sırada ıslık gibi bir ses duyuldu. Ardından bir ışık huzmesi parladı ve kulakları sağır eden bir patlama oldu. Askerler çil yavrusu gibi dağıldılar ve kendilerini yerlere, kayalıkların arkasına attılar. Nejat olanca gücüyle bağırdı: - Pusu... Arkadaşlar, sakının kendinizi. Ateş... Bir cayırtı koptu. Mermilerin havada uçuşması gözle görünüyordu. Nejat büyük bir kayalığın arkasına sığınmıştı. Tepenin öte tarafından Çavuş Hasan'ın sesi duyuldu: - Dayanın komutanım, geliyoruz... O anda sanki bir şimşek çaktı. Nejat yerinden havaya fırladığını hissetti. Vücudunun bütün parçaları birbirinden ayrılmış gibiydi. Bir ışık huzmesinin içinde buldu kendisini ve birden karanlıklara gömüldü her yer. Bir sessizlik kapladı ortalığı, genç adam kanının çekildiğini hissederek büyük bir boşluğa doğru yuvarlanmaya başladı ve kendinden geçti. Nejat vurulmuştu. Askerlerden biri olanca gücüyle haykırdı: - Komutan vuruldu. Bunun üzerine kahraman Mehmetçik canını hiçe sayarak atıldı. Kıyamet kopuyordu. Hasan Çavuş ve askerleri de yetişmişti. On beş dakika süren şiddetli bir çatışmanın ardından ortalık hiçbir şey olmamış gibi sessizliğe gömüldü. Etraf barut kokuyordu. Etrafta şehitler vardı. Hasan koşarak Nejat'ın yattığı yere geldi. Eğildi ve nabzını dinledi ve bağırdı: - Yaşıyor, Nejat asteğmen yaşıyor! Koşun... DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.