"Öz torunum gibi severim"

A -
A +

Feraye Hanım tane tane konuşuyor, Yasemin de heyecanla dinliyordu: -Ben Sinan'ı çok severim. Öz torunum gibidir benim için. Zaten iyi bir ailenin çocuğuymuş. Anne ve babasını trafik kazasında kaybedince benim oğlum ve gelinim aldılar onu yanlarına. On iki yaşlarındaydı o zaman. Kendi evladımız gibi bağrımıza bastık. O da bizim yüzümüzü kara çıkarmadı hiçbir zaman. Benimle arkadaş gibidir Sinan. Çok sever büyükannesini. Ben de onu tabii. Bu arkadaşlığınıza ben ve gelinim çok sevindik. Biliyorduk ki oğlumuz en akıllı, en doğru seçimi yapacaktı. Şimdi seni görünce bunun doğru olduğunu görüyorum. Onu seviyor musun kızım? Onunla bir hayat geçirmek istiyor musun? Yasemin yutkundu. Ne cevap vereceğini bilemiyordu. İçindekileri haykırmak, başını bu sevimli yaşlı kadının omzuna dayayıp ağlamak geliyordu içinden. Fısıldadı: - Seviyorum efendim. Gerçekten çok seviyorum Sinan'ı. Ama!.. Feraye Hanım kaşlarını kaldırdı, merakla sordu: - Ama ne? - Sanıyorum bu imkansız bir sevgi. Yaşlı kadın derin bir nefes aldı. Meselenin açıklığa kavuşacağını tahmin ediyordu. Öne doğru eğilerek sordu: - Neden yavrum? Bu esrarengizliğin sebebi ne? - Bilmiyorum büyükanne. İnanın ben de bilmiyorum. Babam aniden tavır aldı Sinan'la ilişkime. Sebebini söylemiyor. Bana hiç davranmadığı kadar sert davrandı. Ama ne kadar seversem seveyim babama karşı gelemem. Onu incitemem. Çünkü benden başka kimsesi yok. Feraye Hanım şaşkın bir şekilde güldü: - Hayret! Sinan'ın babası Burhan da aynı şekilde davranıyor. Bunun sebebi ne olabilir ki? İkisi bir an göz göze geldiler. Her ikisinin de gözlerinde kuvvetli bir merak ve endişe vardı. Feraye Hanım etrafına bakındı: - Eğer vaktin varsa daha sakin bir yere gidelim kızım. Sanıyorum konuşacak çok şeyimiz var. Yasemin başını salladı "olur" anlamında. Kalktılar. Üniversitenin karşısındaki tenha kafeteryalardan birine girdiler. En dip masaya oturdular. Hemen yanlarında beliriveren garsona Feraye Hanım bir kahve, Yasemin ise çay söyledi. Siparişleri gelince birer yudum aldılar her ikisi de. Feraye Hanım başladı konuşmaya önce: - Bu iki birbirine benzer tavrın bir anlamı olmalı. Yasemin yaşlı kadına güvenebileceğini hissediyordu: - Bir sabah babama bir ziyaretçi gelmiş. İstanbul'dan bir Bey. Babam onunla konuştuktan sonra böyle oldu. Feraye Hanım gözlerini kıstı: - Nasıl bir adammış bu? - Yanımızda çalışan yardımcımız anlattı. Siyah gözlü, saçları dökülmüş, ortadan uzun boylu bir adammış. Tel çerçeveli gözlükleri varmış gözünde. Feraye Hanım hafifçe inledi: - Bu Burhan! Benim oğlum. Sinan'ın babası. > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.