Şeref eve döndüğü zaman Yasemin pencerenin önünde bekliyordu kendisini. Genç adam içeri girer girmez koşup babasının boynuna sarıldı. Şeref bağrına bastı kızını. Gözlerinin içine baktı kızının yüzünü avuçlarının arasına alıp: - Kimseye bir şey söyleme olur mu kızım? Biz kendimiz bilelim gerçeği yeter. Kimseyle paylaşmak zorunda değiliz. Biz baba kız üstesinden geliriz. Gideriz buralardan başka bir şehre. Yeni bir hayata başlarız en baştan. Yasemin içini çekti. Tedirgin, telaşlı ama korku dolu bir sesle: - Bir daha annemi göremeyecek miyim babacığım? Temelli mi gitti annem? Şeref dudaklarını ısırarak yüzünü çevirdi duvara doğru. Başını hafifçe salladı: - Galiba öyle yavrum. Güzel kokulu Yasemin'im benim, galiba temelli gitti artık. Yasemin hafifçe hıçkırdı. Yumuşacık saçları babasının yüzüne değiyordu. Sarıldılar, birlikte ağlıyorlardı artık. Şeref kendisini tutamamıştı. Gözyaşları prangasından kurtulmuş mahkumlar gibi koşuşturuyordu yanaklarına doğru. Ne kadar zaman ağlaştılar bilmiyorlardı ikisi de. Ama yorgun düşmüşlerdi. Yaseminin minicik bembeyaz yüzü kıpkırmızı olmuştu. Tıpkı babası gibi ağladığı zaman bütün yüzü kızarıyordu pençe pençe. Şeref onun halini görünce içinin acıdığını hissetti. Birden bire doğruldu olduğu yerde. Öfkesi üzüntüsünü aşmıştı. Kızının böylesine kederli, böylesine tükenmiş olmasını hazmedememişti. Sert bir sesle haykırdı: - Tamam, artık bitti. İlk ve son gözyaşlarıydı bunlar. Bundan sonra bu konu hiç açılmayacak ve o insandan asla, hiçbir şekilde bahsedilmeyecek. Öyle biri yok artık. Senden de duymayacağım bir daha. Yarın, hemen yarın buradan gideceğiz. Kimse bilmeyecek nereye gittiğimizi. Şimdi yatağına git. Hemen uyu. Ben gereken hazırlıkları yapacağım. Bu konu kapanmıştır. Yasemin babasının kararlı tavrından ürkmüştü. Onu hiç böyle görmemişti bugüne kadar. Yavaşça mırıldandı ürkerek: - Ya okulum? Okulum ne olacak? - Başka yerde okul mu yok? Gittiğimiz yerde yazılırsın okula. Yasemin arkadaşlarından ayrılmak istemediğini söyleyemedi babasına. Çaresiz boynunu bükerek odasına gitti. Yorganın altında sessiz hıçkırıklarla karşıladı küçük bedeni uykuyu. Şeref bütün gece plan yaptı. Ertesi gün ilk işi amirine çıkıp ayrılmak istediğini söylemek olacaktı. Bu şehirde kalmak istemiyordu artık. Bu belki anılardan kaçış, belki bundan sonra üzerinde hissedeceği meraklı ve merhamet dolu bakışlarla karşılaşmama isteğiydi. Belki de için için olmasını istediği şeydi. Sena'nın pişmanlık içinde geri dönüp kendisine ve kızına ulaşamaması, kendi çektiği acıyı ona da yaşatma arzusu! Sebep ne olursa olsun sonuç buradan uzaklaşmaktı. O gece karısına ait bütün resimleri kesti, yok etti. Onu hayatından temelli çıkartıp atmaktı niyeti. Sena'yı hiç tanımamış olmayı ne kadar çok isterdi... DEVAMI YARIN