Burhan genç kadının çantasını aldı elinden. Onun gözlerinin içine bakıyor, sanki bir açıklama bekliyordu: - Neler olduğunu anlatmayacak mısın? Omuz silkti Sena: - Dayanamadım. Senden ayrıldıktan sonra uzun uzun düşündüm, üstelemenin bir anlamı yoktu. Ben de kararımı verip bindim otobüse. Bana yardımcı olacağını umuyorum. Kalacak bir yer, bir iş... Ne bileyim... Yan gözle süzdü kadını Burhan. Arabası girişteydi. Kapıyı açtı: - Bunları sonra konuşuruz. Geç şimdi. Yorgun görünüyorsun. Eve gidelim, iyice dinlen. Karnın aç mı? Dudak büktü Sena: - Bilmem. Bir şey yemedim ama aç da değilim. - Olmaz öyle şey. Bir şeyler yiyelim. Bu saatte açık yer bulabilir miyiz bilmiyorum ama işkembeciler açıktır. Bir çorba iç hiç olmazsa. Az sonra Bağdat Caddesinde lüks bir işkembecideydiler. Birer çorba söylediler. Burhan dikkatle süzüyordu genç kadını: - Bir şey söyledin mi eve? Başını kaldırdı Sena: - Hiçbir şey söylemedim. Çantamı alıp çıktım. - Boşanacak mısın kocandan? Genç kadın başını salladı: - Evet. Yardım eder misin bana? - Sabah avukatımla görüşürüz. Bakalım nasıl halledilecek, öğreniriz. Ya kızın? O ne olacak? En can alıcı konuya işaret etmişti Burhan. Yutkundu: - Babasıyla daha mutlu olacaktır. Gözüm arkada değil. Şeref ona benden daha iyi bakar. Burhan Bey öne doğru eğildi: - Özlemeyecek misin onu? Sena cevap vermedi. Başını çevirip öte tarafa kaçırdı gözlerini. Burhan üstelemedi. Bir sigara uzattı genç kadına. Sena sigarasının dumanını tavana doğru üfledi. Yükselen mavi dumanlara takıldı gözleri... Sena bakışlarını Burhan Beye çevirdi. Biraz kırgın bir sesle sordu: - Benim hakkımda kim bilir neler düşünüyorsun! Ne biçim kadın bu diyorsundur... Burhan gülümsedi: - Hiçbir şey düşünmüyorum. Sana yardımcı olacağım. Merak etme. Genç kadın minnetle fısıldadı: - Teşekkür ederim Burhan. Çok iyisin. Hesabı ödeyip kalktılar. Arabaya bindikleri zaman Sena üşüdüğünü fark etti. Bu hayal şehir İstanbul'daki ilk saatleriydi. Artık bundan sonra hayallerini gerçekleştirebilmesi için uzanan zaman diliminin ilk anlarıydı bu dakikalar. Burhan'ın evi bahçe içinde, üç katlı eski bir köşktü. İstanbul'da bu tip evlerden artık tek tük kalmıştı. Burhan'ın annesi Feraye Hanım eski bir İstanbul Hanımefendisiydi. Babası hakimdi. Zamanın, oldukça zengin ailelerinden birine mensuptu. Burhanların varlığı biraz anne tarafının malından mülkünden biraz da babasının tekstil işinden kazandığı paralardan geliyordu. Feraye Hanım hâlâ ailesinden aldığı o eski değerlere sahip, bakımlı, oldukça kibar bir kadındı. Yaşadıkları bu köşk de Feraye Hanımın ailesinden kalmıştı. > DEVAMI YARIN