"Tamer'i hemen evlendirmeliyiz!" -15-

A -
A +

Fidase hanım gümüş ağızlığına takılı ince uzun Amerikan sigarasından derin bir nefes çekerek dumanını tavana doğru üfledi. Mavi renkli dumanlar çeşitli şekillere girerek kristal avizelere doğru süzülerek yükseliyordu: - Seyfi, bence hemen Tamer'i evlendirmeliyiz. Ragıp beyin kızı bence biçilmiş kaftan bu evlilik için. Zaten can atıyorlar bu işe. Sen bir ağzını ara istersen Tamer'in. Uzatmaya da hiç gerek yok. İyi bir evlilik olur. Ragıp beyler ailemize uyabilecek insanlar, üstelik de çok zenginler. Tamer o mahalle kızıyla evlendiği zaman ne kadar yanıp yakılmışlardı hatırlasana! Seyfi bey kahvesinden bir yudum alıp başını salladı: - Haklısın, kız da hoş kız... Zaten bir an önce Tamer'in de bu psikolojiden kurtulması lazım. Baksana boşandığı günden beri ağzını bıçak açmıyor. Şirkette de aynı durumda. Son derece dalgın ve mutsuz. Ne buldu bu kızda bilmiyorum ki... Arkasına yaslandı Fidase hanım. Anlamlı bir gülümseme belirdi dudaklarının kenarlarında. Dalgalı saçları ve kahverengi iri gözleriyle hâlâ güzel bir kadındı. Başını köşkün büyük bahçesine bakan pencereye çevirdi: - Berker ne zaman geliyor? Son telefonunda bu ay içinde geleceğini söylemişti. Seyfi bey dudak büktü: - Sanırım önümüzdeki hafta burada olur. Beş sene sonra dönüyor. Okulunu bitirdi çok şükür. Ağabeyi ile birlikte işin başına geçer artık. Yönetim kurulunda yeni değişiklikler gerekecek. Ona da sorumluluklar vermek istiyorum. Fidase hanım düşünceli bir şekilde kafa salladı: - Onu da şöyle bize uygun birisiyle baş göz edebilirsek... Seyfi bey oturduğu yerden kalkıp cama doğru yürüdü: - Tabii ki... Tamer'in yaptığı hatayı onun da yapmasına izin vereceğimi sanıyorsan aldanıyorsun... Bu sırada köşkün taşlı yolundan yaklaşan motor gürültüsünden Tamer'in geldiğini anlamıştı: - Geldi seninki! Biraz sonra salonun geniş kapısında göründü Tamer. Durgun bir sesle selamladı ailesini: - İyi akşamlar anne, iyi akşamlar baba. - Gel bakalım Tamer... Erken çıktın herhalde... - Evet baba, biraz yorgun hissediyorum kendimi. Bir duş alıp yatacağım. Seyfi bey yan gözle karısına bakıp devam etti: - Biraz konuşalım seninle... Tamer sıkıntıyla yüzünü buruşturdu. İstemeyerek içeri girdi ve annesinin karşısındaki koltuğa oturdu. Bu konuşma merasiminden hoşlanmadığı belliydi... Seyfi bey ellerini pantolonunun cebine sokmuş, Tamer'in koltuğunun karşısında ayakta duruyordu. Dikkatle oğluna baktı. Bir hafta içinde benzi solmuş, süzülmüştü Tamer'in yüzü. - Artık kendini toparlaman lâzım Tamer. Bu halin hoşuma gitmiyor. Genç adam kaşlarını kaldırdı: - Ne var halimde baba? Fidase hanım atıldı dayanamayarak: - Sen hiç aynaya bakmıyor musun? Bir ölüden farkın yok ki. - Ben iyiyim anne. Endişe edecek bir şey yok. Çocukları düşünüyorum sadece. > DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.