Gazze’de kan dursun, insanların karınları doysun, çocuklar gülsün diye en fazla çabayı harcayan ülke Türkiye’dir.
Hiç kuşkusuz bu süreç ileride tüm detaylarıyla incelenecektir. Erdoğan’ı Filistin meselesinde haksız yere eleştiren muhalifleri bile oldu. Oysa sürecin tamamına bakıldığında, Erdoğan’ın nasıl bir siyaset inşa ettiğini görmemek mümkün değildir.
Amerikan Başkanı Trump’ın tutumu çok önemlidir. Hatta bu tıkanıklığı bir anlamda kendi yöntemiyle açan Trump’tır. Ancak bölgenin tarihsel arka planını, kodlarını içten bilen ve konuyu şahsi meselesi olarak gören; akan kanın durması için dünyadaki herkesi ikna etmede başarılı olan bir lider vardır karşımızda.
Mısır’daki zirveye Gazze için giden Erdoğan’ın uçağı inmeden aldığı haber üzerine gösterdiği tavır, hafızalardaki “One Minute” olayını hatırlattı. Davos Zirvesi’nde Şimon Peres’e verdiği tokat gibi cevap, İslam âlemi için bir ilkti.
İsrail’i ziyaret eden Trump ikna edilir edilmez, Netanyahu’nun Mısır’a gelme haberi yayıldı. Kimsenin sesi çıkmadı. Mısır Cumhurbaşkanı Sisi bile itiraz etmeden Trump’ın isteğine göre davrandı ve Netanyahu son anda davet edildi.
Dünyada bu tavrı sergileyip Netanyahu ve siyonist çeteye rest çekebilecek kim var diye sormak gerekir. Erdoğan’ın başarısını sadece hamasi bir ikna cümlesiyle sınırlamak, tarihi yanıltmak olur: “İsrail soykırıma dönerse bedeli ağır olur.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu cümlesi önemlidir. Kısacası Erdoğan diyor ki: “Bu atılan imzalardan sonra, eğer İsrail yeniden başlarsa, o zaman kimse yapmasa bile biz imzamızın gereğini yaparız.”
Trump’ın umudu Erdoğan’dır. Bu ifade abartılı değildir. Trump’ın barış hamlesi, Erdoğan’ın desteği olmadan mümkün değildir. Trump’ın kararlılığı da ciddi bir etkiye sahiptir. Yani bu kararlılık olmasaydı, İsrail savaşın çemberiyle karşı karşıya kalırdı.
Türk ordusu Gazze’ye gidecek. Atılan imzalarla, Gazze’nin yeniden ihyası sürecinde Türkiye esas aktör olarak sahnededir. Hem güvenlikte hem de yeniden inşa aşamasında uygulanacak eylem planı artık hazırdır.
Peki, Netanyahu ve çetesinin yaptıkları cevapsız mı kalacak?
Bu tabloda net biçimde görülen şudur: Tüm örgütler ve örgüt gibi davrananlar sahneden çekilecektir. Netanyahu, bir örgüt reisi gibi eylem yapmış ve insanları katletmiştir. Onun kararlarıyla tarihin en korkunç katliamı yaşanmıştır!..
Bu durumda ateşkes sürecinde henüz sahneden çekilmemesi, barış süreci pekiştiğinde imza atacak kişi olacağı anlamına gelmez. Yani, ateşkesin kalıcı barışa dönüştüğü dönemde Netanyahu’nun sahnede olması absürttür.
Kırılgan bir ateşkesten söz ediyoruz. Çünkü Filistin Devleti toprak bütünlüğü üzerinde tanımlanmadıkça bu kırılganlık sürecektir.
Erdoğan ve ekibi umutlu ama tedbirli. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Başkanı Erdoğan ve şanlı Türk ordusu, Gazze’nin korunmasında görev üstlenecek. Filistin tam özgürleşene kadar Türkiye bu hamlelerini sürdürecektir.
Sevil Nuriyeva’nın önceki yazıları…