Evet ben bir paranoyağım?!.

A -
A +

Geçtiğimiz cuma günü, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin temelininin atıldığı 81'inci yıldönümü nedeniyle düzenlenen tören ve etkinliklere katılıyorum. Ellerde, binalarda, gönderlerde Türk bayrakları... Her taraf, cumhuriyetin büyük mimarı Mustafa Kemal Atatürk'ün fotoğrafları, afişleri ile bezenmiş... Hep bir ağızdan defalarca İstiklal Marşı'mızı okuyoruz. Ama beni çok rahatsız eden bir eksik var. Çünkü o milli coşkuyu bir türlü yakalayamıyorum. Çünkü, cumhuriyetin mirasçıları, endişeli ve gergin... Daha doğrusu bir korku var. Görüyorum, hissediyorum. Yabancı değilim bu hissiyata. Çünkü aynı ruhsal depremi ben de yaşıyorum. Çünkü o uğursuz "Azınlık Raporu" nun beynimde neden olduğu zonklama asla dinmiyor. Çünkü o rapor, ülkesi ve milletiyle bir bütün olma temeli üzerine inşa olan devletimizin, sistematik bir şekilde yeni bir "Sevr bataklığına" sürüklenmek istendiğinin en önemli kanıtı... Bu tehlikenin altını, ülke savunmasında görev alan en yetkili ağızlar da çizmiyor mu? 1'inci Ordu Komutanı Orgeneral Hurşit Tolon aynen şunları söylüyor: "... Bu düşmanlar Kurtuluş zaferimizden sonra rafa kaldırdıkları Sevr Anlaşması'nı fırsatını bulur bulmaz tekrar gündeme getireceklerdir. Zira bugün gerek komşularımızın ve gerekse yurt içindeki bölücü unsurların vatanımızı parçalama ve akabinde ele geçirme faaliyetleri Sevr'in günümüze uygulanması çalışmalarının devamından başka birşey değildir." ATO'dan deklarasyon Şimdi gelin, geçtiğimiz hafta ATO olarak yayınladığımız deklarasyondan bir bölümü bir kez daha okuyalım. "Devletimizi sistematik şekilde törpülemek, esnetmek, milletimizi demokratik kültürel haklar adına ayrıştırmak, toplumsal kesimleri birbirine düşürmek, inanç gruplarını tahrik etmek suretiyle Türkiye bir kaos ortamına sürüklenmeye çalışılıyor. 6 Ekim'de yayımlanan AB İlerleme Raporu'ndaki azınlıklar tanımlaması ne derece maksatlıysa, Başbakanlık adına hazırlandığı iddia edilen rapordaki Türkiyeliliğin üst kimlik sayılması talebi aynı şekilde bir art niyet göstergesidir. Coğrafyanın devletin yapılanmasında eksen yapılmasının sonucu Yugoslavya örneğinde açıkça görülmüştür. Hiçbir etnik saplantısı olmadan 81 yıl boyunca bir arada kardeşçe ve huzur içerisinde yaşamış olan insanlarımızın arasına ayrılıkçı fitne tohumlarının saçılmasına kesinlikle müsaade edilemez. Bu devleti Mustafa Kemal Atatürk'ün önderliğinde yedi düvele karşı mücadele vererek kuran, Türklüğü bir ırkın adı şeklinde değil, kültürel ve toplumsal bir doku olarak benimseyen, üst kimlik olarak kurumsallaştıran milletimiz, Türkiye Cumhuriyetini hangi şartlarda kurduysa onu korumayı ve savunmayı da bilir." Evet bu deklarasyonun altına imza atamayacak kadar "gaflet ve dalalet ve hıyanet" içinde olanların, bu yazıyı okuduktan sonra bana da "paranoyak" yakıştırması yapacaklarından eminim. Ben de diyorum ki eğer Sevr'in yeniden hortlatılmasından çok haklı gerekçelerle endişe duyuyorsam ve bu nedenle bana paranoyak deniliyorsa evet paranoyağım.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.