Türkiye'de kayıt dışı ekonomi, toplumsal düzeni bozabilecek düzeylere ulaştı. 118 katrilyonluk kayıt dışı, devlet bütçesini ikiye katladı. Kazanılan her 3 liranın 2 lirası, devletten kaçırılıyor. Devlete kalan her 1 liranın yarısı da, zaman zaman pipetle, zaman zaman hortumla havuza çekiliyor. Kalan 50 kuruşun yarısı ise, yanlış yatırımlarla, görev zararlarıyla, siyasi popülizmin cep harçlığı oluyor. Devlete kalan 25 kuruş ile yol, su, okul, sağlık hizmeti nasıl verilecek? Devlet çarkı nasıl işleyecek? Hükümetlerin kullandığı paranın yüzde 30'u bütçe dışı... Bu para nasıl denetlenecek? Sadece Neşter Operasyonu'nda hortumlandığı söylenen 5 katrilyon lira ile Güneydoğu'nun kalkınması sağlanabilirdi. Siyasetçi, işadamı, bürokrat şeytan üçgeninde yazılan "hortumlama tarihi" gün ışığına çıkarılmadığı sürece iş başına gelen hiçbir hükümete güven duymak mümkün değildir. Türkiye ekonomisinin "hortumlanma tarihi" yazılsa, nice anlı şanlı siyasetçi, işadamı, bürokratın adı bu tarihte altın harflerle yazılı olurdu. Türkiye ekonomisini "hortumlama tarihi"nin en karanlık sayfaları son 20 yılda yazılmıştır. "Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler" doktrini devletin kaynakları üzerinde kullanılmıştır. Soyguncuya kayıtsız şartsız teslim olmuş bir devletin gelirlerini artırmak için ne kadar çok vergi alırsanız alın, refahı sağlayamazsınız. Aksine gelir dağılımını bozarsınız. Vergileri artırmak yerine devlet hazinesinin altına konan vanaların kapatılması gerekir. Yere çakılan Türkiye ekonomisinin karakutusunu bulun, çözün, içinden soygun pazarlıkları, "devlet hazinesinin soykırım fotoğrafları" çıkar. Soygun, bir ülkenin milli varlıklarının soykırımıdır. Türkiye ekonomisi yolsuzluk ekonomisinin en hoyrat soykırımına uğramıştır. Türkiye'de hiç kimsenin bilmediği bir "ekonomik soykırım müzesi" vardır. Bu soykırım müzesinin "cennet" bölümünde hortumcuların yatları, uçakları, villaları, fabrikaları, gemileri, İsviçre bankalarındaki hesap cüzdanları vardır. "Cehennem" bölümünde ise kapanan işyeri mezarlıkları, Marmara depreminde yıkılan kamu binaları, dağ gibi borçlarımız, uluslararası organizasyonların onur kırıcı yaklaşımları, yarım kalmış yatırımlar, yanlış yatırımlar, banka enkazları, toplam nüfusun yüzde 11'ine yaklaşan işsiz vatandaşlar, aş ve iş diye haykıran insanlarımız vardır. Türkiye'de hükümetler, problemin kaynağına inip vergi ve sosyal güvenlik reformu yaparak kayıt dışı ekonomiyle mücadele etmek yerine, kayıt altındaki gelirlere ek vergi koymayı tercih ediyor.