Bir Kurban Bayramına daha erişiyor olmanın mutluluğunu yaşıyorum. Ancak yine "kurban derilerini nereye bağışlayalım" tartışmaları başladı. Şuraya mı buraya mı derken bir de Güney Asya'daki tsunami felaketzedeleri konuşulur oldu. Tabii ki oradaki felaket nedeniyle yüreğimiz dağlandı. Dünya milletler ailesinin her ferdi ve devleti elinden geleni yapmalı. Zira Türkiye olarak Kızılay acilen devreye girdi. Hükümet de büyük bir organizasyon gerçekleştirecek ve yardım ulaştıracak. O nedenle, siz gelin önce kendi kapınızın önünü temizleyin. Marmara Depremi'nin yaraları hâlâ tam olarak sarılmış değil. Eğer afetzede arıyorsanız, Güney Asya'ya kadar gitmenize gerek yok. Yanı başınızda yüzlercesi, binlercesi var. Öte yandan bugünlerde unutma gafletinde bulunduğumuz gözü yaşlı şehit yakınları ve kahraman gazilerimiz var. Onların kolları bacakları yani gencecik bedenleri bizler için kurban oldu. Gelin, bizde Allah rızası için kestiğimiz kurbanlarımızın gelirlerinden, onlara pay ayırıp, sevabımıza sevap katalım. Mehmetçik Vakfı çok iyi organizasyonla bu işe ön ayak oluyor... *** 2B'ye şartlı destek Yıllar içinde orman katliamı ürküten boyutlara ulaştı. Cennet sembolü ormanlar yerini, beton yığını cehennem görüntülerine bıraktı. Dağa, taşa, ovaya bakmaya gerek yok, pencereden kafanızı uzatın yeter. Manzara korkunçtur. Dev binalar yüzünden, bırakın yeşili, güneşi bile zar zor görürsünüz. Kestik, yaktık, susuz bıraktık. Ne oldu? Çölleşen araziler, seller, toprak kaymaları, kuraklık ve nice doğal afetlerle karşı karşıya kaldık. Çünkü doğanın intikamının mutlak ve acımasız olduğu bilincine bir türlü ulaşamadık. Şimdi hükümet, "2B Planı"nı devreye sokarak, yani orman vasfını kaybetmiş arazileri işgalcilere satarak önemli bir gelir kaynağı elde edilmesi için zemin arıyor. Konu, hararetli tartışmalara açık. Zira sayın Cumhurbaşkanımız, kanunu daha önce veto ederken bizim de katıldığımız haklı gerekçeler öne sürmüştü. Ancak bu orman katliamcılarından artık hesap sormak gerek. Yanlarına kâr kalmamalı. Yani, "Gel bakalım kardeşim, şu gasbettiğin arazinin parasını öde bakayım. Ödemezsen de ben başkasına satarım" demenin zamanı geldi. Böylece hem gelir elde edilecek, hem de suçluya ödetilecek. Ayrıca elde edilecek gelirin bir kısmıyla da ağaçlandırma yapılacak. Bu yöntemi destekliyorum. Ama çok önemli bir şartım var: Eğer bundan sonra orman suçları için cezaların en ağırı getirilmez ve gerekli denetimler yapılmaz ise, hesapların en acımasızını soralım! *** SON SÖZ: "Yaş kesen, baş keser." TÜRK ATASÖZÜ