Politikasızlık

A -
A +

Türkiye, belki de Cumhuriyet tarihinin en zorlu dönemlerinden birini yaşıyor. Bir yandan ABD tezkere için ensemizde boza pişirirken, diğer yandan Avrupa Birliği "Kıbrıs'ta işgalci durumuna düşeceksiniz" şantajıyla Türkiye'yi Kıbrıs konusunda Annan Planı'nı kabule zorluyor. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, teröristbaşı Abdullah Öcalan'ın adil yargılanmadığını savunuyor. Bu sorunların Türkiye'nin üzerine karabasan gibi çökmesinin temel nedeni politikasızlıktır. ABD'nin Irak'a tek yanlı savaş açma hazırlıklarının, petrol açısından zengin olan bölgeyi kontrol altına alma arzusundan kaynaklandığını bilmeyenimiz yok. Bugünlerde tanıdığım, tanımadığım pek çok insandan savaş karşıtı e-mailler alıyorum. Bu e-maillerden biri de Der Spiegel'de yayınlanan "Bush'un Master Planı-Düşünce Atölyelerinden Gelen Savaş" başlıklı Almanca makalenin İsmail Kulaksızoğlu tarafından yapılan çevirisiydi. Çeviride, dünya egemenliğine soyunan Amerika'nın Ortadoğu'ya yönelik tasarımlarının 90'lı yılların başında, silah üreticilerinin ve büyük petrol şirketlerinin etkisi altındaki düşünce atölyelerinde üretildiği belirtiliyor. Ve özetle, 1990'lı yılların sonuna doğru oluşturulan ve Eylül 2000'de yayınlanan "Yeni Amerikan Yüzyılı Projesi" gereğince, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin onayı olsa da olmasa da Saddam Hüseyin'in düşürülmesinin planlandığı vurgulanıyor. Projenin mimarları, ABD'nin Körfez'deki hayati çıkarları için, gerekirse diplomasi ve uluslararası hukuk kurallarının tereddütsüz çiğnenebileceğini öngörüyor. Bu projenin altında bugün ABD yönetiminde yeralan Richard Cheney, Donald Rumsfeld, Paul Wolfowitz gibi isimlerin imzası yeralıyor. ABD'li eski tüfeklerin, "uluslararası anlaşmaların rafa kaldırılması, Bağdat'tan Amerika'ya güncel hiçbir tehdit sözkonusu olmadığı halde Irak'a savaş açılması ve bizim dışımızdaki dünyaya karşı saygısızlık" eleştirilerinin Bush yönetiminin gözünde hiçbir değeri olmadığını söylemeye bile gerek yok. Bu planları yürürlüğe koymak için izlenen yöntemleri onaylamak mümkün değil. Benim asıl üzerinde durmak istediğim konu, kimileri (ABD) yüzyılı şekillendirmeye uğraşırken kimileri (Türkiye) yarınını bile göremiyor. "Kuzey Irak'ta bir Kürt Devleti'nin kurulmasına izin vermeyiz" söyleminin ötesinde bir strateji belirledik mi? ABD'nin himayesinde fiili olarak varlığını sürdüren Kürt Devleti, resmen ilan edilirse Türkiye ne yapacak? Avrupa Birliği hayalinin suya düşmesi durumunda -ki bence çoktan suya düşmüştür- Türkiye nasıl bir yol izleyecektir? Üzerimizde dolaşan kara bulutları, günlük manevralarda dağıtamayız. Türkiye ulusal çizgi doğrultusunda geleceğini ayrıntılarıyla planlamak zorundadır. Hem de acil olarak...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.