"Türk yurdu, Türk ekonomisiyle, Türk eliyle, Türk tarihiyle yükselir. Türkler, Türk malı alınız! Türk malı kullanınız. Türk parası Türk toprağında kalsın." Atatürk'ün, İstanbul Milli Sanayi Birliği'nde Yerli Mallar Sergisi'nde yaptığı konuşmada söylediği bu sözler, ekonomik darboğazda olduğumuz bugünlerde daha da önemli hale geliyor. Bir ülkenin dünyadaki ekonomik yerini, o ülkenin üretim gücü belirler. Türkiye'de başta devlet kurumları olmak üzere "İthal mal kaliteli, yerli malı kalitesizdir" klişesi, beyinlerde yer etmiş durumda... Kendi ürettiğimizi beğenmiyor, alın terimize değer vermiyoruz. Ankara'nın sanayi merkezi konumundaki OSTİM'de, enerji, inşaat ve ağır sanayi sektöründe kullanılan binlerce mal, ithal karşılıklarıyla aynı kalitede, daha ucuza üretiliyor ve 23 ülkeye ihraç ediliyor. Gelin görün ki, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü, TEDAŞ, belediyeler Türkiye'de üretilen mallar yerine yabancı malları tercih ediyor. Hatta bu mallar, üzerine ihraç edildikleri ülkenin etiketi basıldıktan sonra tekrar Türkiye'ye satılıyor. Bütün dünyaya küreselleşme ihraç eden ABD'de, devlet kurumlarının mal ve hizmet alımında yerli üreticileri tercih etmesi şart koşuluyor. ABD, 1933 yılında çıkardığı ve günün şartlarına uygun olarak zaman zaman revize ettiği "Amerikan Malları Satın Alma Kanunu" ile ulusal ekonomisini koruma altında tutuyor. Toplumu yerli malları kullanmaya özendirmek için, 1936 yılından bu yana "American Buy" (Amerikan satın al) kampanyaları düzenleniyor. Bu arada, 1929 yılında "Yerli Malları Haftası"nı bize hediye eden Atatürk'ün büyüklüğünü bir kez daha takdir edelim. Alman Parlamentosu, geçtiğimiz günlerde topluma örnek olacak bir kararla "yerli malları seferberliği" başlattı. 1 Mayıs 2003'ten itibaren Alman Parlamentosu'nda yabancı ürünler kullanılmayacak. Parlamentonun lokantasında İtalyan içkisi grappa yerine Alman şarabı, Arjantin eti yerine Alman sığır eti, ananas yerine Alman elması satılacak. Milletvekili Julia Klöckner'in çabaları sonucunda başlatılan yerli malı uygulamasının Berlin'deki tüm resmi dairelerde ve başbakanlık sarayında da geçerli olması için çalışma yapılıyor. Ulusal sanayimizin güçlendirilmesi, çığ gibi büyüyen işsizliğin önlenmesi ve refah seviyemizin yükselmesi için kendi ürettiğimizi beğenmeme alışkanlığımızdan kurtulmalıyız. Alman Parlamentosu gibi TBMM de örnek bir karar alarak yerli malı kullanımını özendirmeli, kamu kurumları aynı kalitede ve daha ucuza yerli malı dururken yabancı mallar satın alma politikasından vazgeçmelidir.