İSTANBUL- Göz açıp kapayıncaya kadar geçen Ramazan ayı ve bayramını bugün büyük bir hüzünle uğurluyoruz. Ama bu hüznü bütün yıl boyunca yaşayan çocuklar var. Son günlerin en popüler reklamında anlatıldığı gibi, onlar yurt, yuva ve gençlik merkezleri gibi yerlerde kalan kimsesizler. Sadece bayramlarda hatırlanarak ziyaretçi akınına uğrayan bu yerler, bayram sonrasında derin bir sessizliğe bürünüyor. Yaşanılanlar da çocukları olumsuz etkiliyor. Niye gelmiyorlar İstanbul İl Sosyal Hizmetler Müdürü Kahraman Eroğlu, ildeki yurt, yuva ve gençlik merkezlerinde 2 bin 100 çocuğun, huzurevlerinde bin 50 yaşlının ve özürlü merkezlerinde de 175 kişinin kaldığını anlattı. Türk toplum yapısı sebebiyle çocukların bayramlarda binlerce kişi tarafından ziyaret edildiğini belirten Eroğlu, ''Ama bayram sonrası bu rakam, onlara düşüyor. Bayram sonrasında ilgi kesilince çocuklar, zor duruma düşüyor. 'Niye gelmiyorlar' diye soruyorlar. Onlara bunu uygun şekilde izah ediyoruz'' dedi. Gönüllü anne olun Çocukların her zaman ilgiye ihtiyacı olduğunu ifade eden Eroğlu, şöyle konuştu: ''Çocukların sevgi, güven ve şefkate ihtiyacı var. Kurumlarımızda, özellikle 0-12 yaş grubu bin 920 çocuk var. Bu çocuklara bire bir, yüz yüze ilgi göstermek gerekir. Devlet olarak ekonomik, sosyal ihtiyaçlarını karşılamamıza rağmen, bire bir sevgi, şefkat vermede personel sebebiyle güçlük çekiyoruz.'' Bu problemi aşmak için ''koruyucu aile'', ''gönüllü anne'' ve ''gönüllü abla'' uygulamaları getirdiklerini hatırlatan Eroğlu, vatandaşlara da seslenerek, ''Aileleri olduğu için evlatlık verilemeyen, ancak kurumlarında barınan çocuklara koruyucu aile, gönüllü anne, abla olun. Onlara aile ortamının sıcaklığını, annelik, ablalık duygusunu yaşatmak için dostluk kurun'' diye konuştu. Onlarla ilgilenin Eroğlu, gönüllülerin, yuvalara gelerek çocukların dersleriyle ilgilenmeleri, onlarla dostluk kurmaları, tırnaklarını kesmeleri gibi davranışların gelişmelerinde etkili olduğunu kaydederek, bunun bir kişinin haftada 2-3 saatini alacağını vurguladı. Çocukların hayatta başarı sağlamaları için tek şanslarının öğrenim görüp iş sahibi olmaları olduğunu anlatan Kahraman Eroğlu, 'Yuva ve yurtlarda kalan çocukların ancak yüzde 5-10'u, yükseköğrenim imkanı elde edebiliyor. Koruyucu aile olarak çocuklara yükseköğrenimlerinde yardımcı olunursa bu oran artar. Yükseköğrenim yapan çocuklar, kurumlarımızda 25 yaşına kadar barınabiliyor'' dedi. Ziyaretçilere uyarılar İl Sosyal Hizmetler Müdürü Eroğlu, ramazan bayramı süresince kurumları ziyaret edeceklere, çocuklar ve yaşlılarla konuşmalarında dikkatli olmaları konusunda da uyarıda bulundu. İşte onlarda bazıları: * Çocuklara özel, aileleriyle ilgili 'annen, baban, kardeşlerin var mı?' gibi sorular sormayın. * Götürdüğünüz yiyecek ve giyecekleri makbuz karşılığı, kurum yöneticilerine teslim edin ve kesinlikle kendi başınıza dağıtmayın. Her gelen baklava, şeker, çikolata dağıtırsa, hepsi hasta olabilir. * Onlara kullanılmış giysi götürmeyin. Onurları kırılacakmış gibi düşünüyorlar. Bayram şekeri çöpten! BATMAN (İHA)- Çöplükten topladıkları kağıt veya benzeri eşyaları satarak ailelerine ekonomik katkı sağlamaya çalışan birçok çocuk, bayramı çöplükte karşıladı. Sabahın erken saatlerinde Batman Çöplüğü'nü mesken tutan çok sayıda çocuk, satacak birkaç parça bulma umuduyla çöp arabalarının yolunu gözlüyor. Günlük kazançlarının 1-5 milyon lira arasında değiştiğini söyleyen çocuklar, "Çöpten topladığımız malzemeleri satarak ailelerimize katkıda bulunuyoruz. Biz fakir ailelerin çocuklarıyız. Bir gün çalışmazsak aç kalırız. Pisliğe, kokuya aldırmadan her gün buraya geliyoruz. Zaten alıştık. Konteynırları kontrol ederken bazen içine düşen arkadaşlarımız oluyor. Tehlikeli ama yine de çalışmak zorundayız. Bizim kavgamız ekmek kavgası" dediler. En güzel hediye Güven öğretmen, "Çocuklar" dedi, "İki gün sonra anneler günü değil mi? Minikler hep bir ağızdan haykırdılar: - Eveeeeet! - Peki o zaman, söyleyin bakalım annenize nasıl hediyeler alacaksınız? Sınıfta bir uğultu koptu, sesler birbirine karıştı. Öğretmen tek tek sormaya başladı. - Sen ne alacaksın Hasan? - Ben geçen ay kırdığım bardağın takımını alacağım öğretmenim. - Güzeeel... Peki Ayşe sen? - Ben çiçek düşünüyorum öğretmenim. - İyi düşünmüşsün anneler çiçek sever... Selahattin sen ne alacaksın bakayım? - Bir kolye öğretmenim. - Harika... Fuat? - Valla öğretmenim anneme sordum, "Yaramazlık yapma yeter hediye mediye istemem" dedi. Sınıfta herkes güldü. Kahkaha sesleri kesilince arkalardan bir yerlerden belli belirsiz bir hıçkırık duyuldu. Öğretmen şaşırdı. - Yavrum, sen niye ağlıyorsun? Biri bir şey mi yaptı? Hatice başını sıradan kaldırıp "Öğretmenim benim annem yok ki" dedi, "Biliyorsunuz geçen sene vefat etmişti." -Tabii yaa... Nasıl da aklına gelmemişti. Bu hatayı yapmamalıydı. Bir an bocaladı, sonra toparlandı. - Sen de annene bir hediye alabilirsin yavrum, hatta en güzelini. - Nasıl yani? - Bir fatiha gönderebilirsin. Yaramaz Fuat parmağını kaldırdı. "Ayşe'nin annesine biz de hediye yollayabilir miyiz öğretmenim?" Güven hoca sesini onlara benzetti - Eeeevet... Tabiiii. Ahmet Sırrı Arvas, Herkesin Bir Hikayesi Var-3 HIRSIZ Hakim, otomobil çalmak suçundan sanık olarak karşısına getirilen Temel'e sormuş: -Otomobil çalmışsın, bunu neden yaptın söyler misin? -Sahibi yok sanmıştım. -Peki, sahibi olmadığı kanısına nereden vardın? "-Mezarlığın önüne park etmişti de..." ÖĞRETMEN Baba oğluna sordu: -Yeni öğretmen nasıl? -İyi de derslerde uyuyamıyoruz artık... -Yaa... Demek göz açtırmıyor size ha... -Hayır, uyurken horladığı için biz pek rahat uyuyamıyoruz. GECE GÜNDÜZ Adam dostuna sordu: -İşler nasıl gidiyor? -Uzun zamandır geceleri gündüzlere katıyorum. -O kadar yoğunsun yani? -Hayır akşamdan yatıp, ertesi günün akşamına kadar uyuyorum.