Beyazdaki siyahlar

A -
A +

Dünya sinema pazarında müthiş bir yarış var. Birbirinden ilginç filmler ülke ülke dolaşarak sinemalarda boy gösteriyor. Sanatın en etkili kollarından biri olan sinema; aynı zamanda uluslararası arenada süren kültür savaşının en önemli misyoneri olarak görevini icra diyor. Çünkü filmler, çevrildikleri ülkelerin toplumlarının kültürlerini de beraberinde taşırlar. Bir filmi izlerken, o ülkenin gelişmişliği, insanların sosyal durumu, yaşam tarzları, ister istemez zihninizde yer ediyor. Bu bazen bilinçli olarak yansıtılıyor, bazen de bilmeyerek filmin karelerine yansıyor. Teknoloji artık o kadar ilerledi ki beyaz perdede veya ekranda gösteremeyeceğiniz bir uçukluk yok gibi. Bir anda kendinizi uzayın boşluğunda bulabiliyorsunuz, ya da yerin fersah fersah derinliklerinde... Bazen koca okyanus kabarıp, gökdelenlerle dolu milyon nüfuslu şehirleri bir anda yutuveriyor. Bunlar sinemanın görsel güzellikleri... ** Zaman zaman unutulmaz kaliteli yapımların gösterime sunulduğu beyaz perdede ve ekranlarda, duygularınıza, yaşadıklarınıza tercüman olabilecek, ders alınabilecek nitelikte filmler de yer alıyor. Mesela tarihi bir film olan Cesur Yürek (Breave heart) filminde, aşağılanmış, zulüm gören bir İskoç toplumunu anlatmak için, İskoç gelinlerin damat yerine ilk gecelerini İngiliz subaylarla geçirmeleri unutulur sahneler değil. Ya da bir "Lorenzo'nun yağı" filminde bir annenin ve babanın hasta çocuklarını kurtarmak için verdikleri yürekleri dağlayan mücadelesini, çırpınışlarını, bir insanın bir insan için yapabileceği fedakarlığın muhteşem çabasını, izlerken yaşarsınız. Fakat bir de, filmler ülkelerin gerçek olan arka yüzlerini de sahneye taşıyorlar. Bir bakıyorsunuz ekranı vampirler, katiller istila etmiş; drakula, karın deşen Jack, Fredy gibi gözünü kırpmadan insan öldüren acayip mahluklar... Bazen de karanlık ve kırmızının hakim olduğu meşhur piskopat filmler yapılır. Baltalar, bıçaklar, testereler sanki et doğrar gibi insan doğranır filmlerde... Kan, ekranı kırmızıya boyar. İnsan o vahşet sahnelerini izlerken dehşete kapılır. Adam öldürmek o kadar doğal olmuş ki, adeta patates doğrar gibi, doğrayan doğrayana... İnsan hayatı bu kadar ucuz mu? Peki neden böyle filmler yapılır? Sanat için mi? İhtiyaçtan mı? Ticari kaygıdan mı? Seyirci mi çok istiyor? Ya da gerçekten dünyada piskopatlar çoğaldı da onlara yönelik bir sektör mü oluştu? Yoksa, filme katkı sağlayan yapımcının, yönetmenin veya yazarının, yaşadığı ülkedeki kültürün etkisiyle, içinde birikmiş sadist duygularının dışa vurumu mu? Ne sayarsanız sayın... ** Bizim sinemamızda da korku, vahşet, gerilim türünden, birkaç film denemesi yaptılar ama olmuyor, beceremediler. O duyguyu bir türlü veremediler. Yaşamamışlar ki yaşatsınlar! Bu bir kültür meselesi. Bir gerçek var ki, hayal sınırlarınızın içinde olmayan bir şeyi ya da yaşamadığınız bir kültürü, senaryolaştırıp filme dökemezsiniz. Bunların hepsi belli kültürlerin, birikimlerin dogmasından oluşan, sızan konulardır. Tabii bir kapta ne varsa o sızıyor dışarı. Hani derler ya, "ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz" diye... İşte öyle bir şey. Bir bireyi ya da toplumu ölçmek için; lafları değil, yaptığı işler ölçü olur. Onun karakterini ele verecek işaretler, ipuçları orada saklıdır. İşin asıl ilginç yanı, ancak hasta toplumların bünyesinden çıkan psikopat yapılı insanların yapabileceği, barbarlık türünden böyle nice sahnelerle dolu vahşet filmleri, o ülkenin sınırları içinde kalmıyor, bir de dünya sinemalarına servis edilip izlemeye sunuluyor. Bakın bizim toplumumuz nasıl adam kesiyor? En korkunç adam kasapları bizde. Bizim vampirimiz daha çok kan emer! Biz işte bu kadar vahşiyiz, barbarız!... Der gibi. .. E, madem barbarlıkta bu kadar iddialısınız, ne diye tarih boyunca Türkleri hep barbar olarak gördünüz? Alın sizin olsun barbarlık. Rol icabı da olsa, filmini bile yapamayan bir milletten barbar olur mu?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.