Dünya hali

Adamın biri denize düşmüş. Başlamış çırpınmaya. Etraftan görenler, hemen koşmuşlar. Suya bata çıka çırpınan adama ellerini uzatıp "Amca ver elini, ver elini!" diye bağırmaya başlamışlar. Fakat adam aksine elini vereceğine, onlar uzattıkça o elini geri çekmiş. Adam boğuldu boğulacak, herkes şaşkın! Elini niye geri çektiğine bir mana verememişler. Tam o sırada oradan geçen bir genç, kalabalığı görünce yaklaşır, bir de bakar ki denizde boğulan mahallesinden biri. Genç hemen kalabalığı yarar, elini denize doğru uzatır, "Kenan amca al elimi" der demez, boğulmak üzere olan adam var gücüyle hamle yapar, gencin elini tutar. Kalabalığın yardımı ile adamı denizden çıkarırlar. Bu duruma hâlâ mana veremeyen kalabalıktan biri "Biz deminden beri amca ver elini dediğimiz halde bize elini uzatmadı, hatta geri çekti, fakat sen uzatınca tuttu. Canı pahasına da olsa bunu neden yaptı ki" diye gence sorar. Genç de "Bak siz de söylüyorsuz zaten. Bu adam hiç kimseye hiçbir şeyini vermez ki elini versin. Biz mahalleden tanırız onu. Ona varyemez Kenan derler. O ömrü boyunca almaya alışmış vermeye alışmamış ki. Siz ver dedikçe o, elini ondan geri çekmiştir. Ben bildiğim için ona al elimi dedim. Yoksa ölse de elini vermezdi"der. Eğer vermenin almaya göre ne kadar üstün olduğunu bilseydi "Varyemez Kenan" bey öyle mi yapardı hiç? Bugün yemediği, paylaşmadığı, cömertlik yapıp ikram etmediği malını, yarın ölünce zaten birileri yiyecek. Kendini de toprağın yediği gibi. Değer mi? ** Ya işte böyle. Cimrinin de böylesi belki de yoktur, olmaz diyeceksiniz. Şu köhne dünyada öyle şeyler gördüm ki olmaz, olamaz dediğim, mümkün değil dediğim... Ama oluyor. Dünya dediğiniz zaten hayal kırıklığından başka nedir ki? Bu yaşlı dünyadan, binlerce yıl geçmiş, milyarlarca insan... Ne olmuş?.. En uzun yaşayan, kaç yıl yaşamış, en çok mal biriktirenin malları hani? Hani güç sahipleri, makam sahipleri hani? Neredeler?.. Hayal olan dünyada hayalden başka ne görebilirsiniz ki? Hayal olan bir dünya için, gerçek olan kalblerinizi kırmaya değer mi? Olmayan bir şeyi görmeye çalışmak, akıllı bir insanın işi olur mu? Tımarhane bahçesinde deliler, bahçe duvarındaki bir deliğin önüne dizilmişler, sırayla deliğe bakıyorlar, bakan tekrar sıraya giriyor. Bu durum, bahçede gezen doktorun dikkatini çeker. Doktor da sıraya girer. Sırası gelince delikten bakmaya başlar. Fakat delikte hiçbir şey göremez. Sonra doğrulur. "Ben bir şey göremedim" der. Delilerden biri gülerek "Be hey salak. Biz yıllardır devamlı bakıyoruz bir şey göremiyoruz. Sen bir defa bakmakla ne göreceksin ki" der. ** Koca bir alem içinde toplu iğne ucu kadar bile olmayan bu dünyadan, milyarlarca insan gelmiş geçmiş, bir şey görememişler, ey yaşayanlar sizler ne göreceksiniz ki? İsterseniz denemek için yaşlı bir yakınınıza sorun "bu yaşa geldin dünyada ne gördün" diye. Aldığınız cevap "Hiç" olacaktır. Bir deneyin!.. Öyle ömrünüzü harcayıp, illa bir şeyler görürüm zannetmeyin. Biz elli senedir bakıyoruz bir şey göremedik!