Çilingir bulunamadı...

Anlaşıldı ki;  pasta kalıbı içinde dördüncü yıldız posteri ile çözülmüyor bu işler...

Federasyon'un; UEFA tarafından neden cezalandırılmadığını bir türlü algılayamadığı ve üzerine çullandığı Galatasaray, seyircisiz ve Melo'suz maçta bir patlama yapabilir miydi?..
Beklenti bu yöndeydi...
Ama TFF'nin budadığı maçın ilk yarısı şunu gösterdi ki; savunmasına küçük baskı Galatasaray'ı bozuyor, iyi kapanana da henüz bir çözüm üretemiyor.
Solda belli ki Tarık iki Alex Telles eder ama Bruma hâlâ daha Olcan'ın yarısı bile değil. İç sahada koca bir 45 dakika geçmiş ve misafir kaleci Boffin henüz yere bile yatmış değil...
Bir arıza var ama nerede?..
İkinci yarıda Bursa deplasmanının aynısını sergilemeye çalıştı ama anlaşıldı ki;  pasta kalıbı içinde dördüncü yıldız posteri ile çözülmüyor bu işler...
Eksik ve yanlışı bol bir Galatasaray'ı, doğruları daha fazla yan yana getirmiş bir Eskişehirspor karşısında izliyoruz...
İkinci yarıda Bursa deplasmanı modeliyle oynayan Prandelli; öne önce Umut sonra da Olcan'ı attı sahaya...
Ertuğrul Sağlam'ın cevabı da benzer şekilde oldu...
Maç kilitlendi ve bir türlü bir çilingir bulunamadı...
Vuran yoktu, araya oynayan da...
Eskişehirspor ise 1 puana temenna ederek razı olduğundan sezon başı sendromuna kurban gittik diyelim...
Ancaaak...
Bir iç saha maçını rakip seyirci önünde oynayan tek Türk takımı olan Galatasaray, her zamanki gibi bir ilki başaran ilk Türk takımı olmuştur ve bunu da Tahkim'iyle, kurullarıyla, kompleksleriyle sadece ve sadece Yıldırım Demirören'e borçludur...
Olsun...
Demek ki Galatasaray bu sezon onu da yenmek zorundadır...

MAÇIN ADAMI

İki takımın aşırı dikkatinden dolayı öne çıkmış birini bulamadım...

KIRILMA ANI

Savunma prensiplerindeki dikkatleri nedeniyle maçın kırılma anı yok...