Bu yazı, tuhaf bir maç yazısı olarak da algılanabilir, analizden öteye bir değerlendirme olarak da... Zico'nun bizlere gerçek yüzümüzü göstermek için "kasıtlı" hareket ettiğine, körü körüne yazanlarla, gerçeğin peşine düşenleri karşı karşıya getirmeye çalıştığına inanmıyorum. F.Bahçe'yi kullanarak F.Bahçe yazanları her hafta bir "düelloya" davet ediyor sanıyorum. --------- Bu Zico, spor medyasını birbirine düşürmeye kararlı. Her haftayı bırakın, bir haftada iki kez F.Bahçe izleyenleri birbirine düşürmek için gelmiş Türkiye'ye. Onun misyonu meslektaşlarımı "maymun" etmek. Üç gün önce İnter'in burnu havada hayallerini mundar eden bir düzeneği kurgulayan adam, üç gün içinde nasıl bir hayal kırıklığına sürükledi tüm beklentileri, anlamam mümkün değil.. Ya, İnter'e karşı o muhteşem futbolu oynatmak Zico'nun marifeti değildi, ya da Bursaspor maçındaki mahkumiyet... Futbolcular kafalarına göre maç seçiyor olabilirler... Zico dememiştir ki, "Rize karşısında yürüyün yeter." Zico diyemez ki, "İnter maçında koşacağız. Herkes savunacak ve hücum edecek." Zico der mi ki, "Bu Bursa maçıdır, kendinizi fazla hırpalamayın." Bu üç öğreti de söylenmiş gibi ve sıkı tembih edilmiş gibi "Fenerbahçeler" izledik. Benim sadık F.Bahçe yazarlarım da birbirine düşüverdi... Bir grup; Rize ve Bursa inişlerini gösterip, "Bu Zico gitmeli"ye getiriyor işi, diğer bir grup ise İnter'i vitrine koyup "İşte size Zico" diyebiliyor. Bir maçı izleyip Zico'cu olabiliyor, üç gün sonra bir başka maçı izleyip yine "Buyurun size Zico işte" diyebiliyorlar. Ortadan cart diye ikiye ayrıldık... Kaza oluverince kusur bulmak kolaydır... Binlerce bulabilirsiniz... Kaza yok ise kusur da yoktur diye bakarsanız; bir hafta önce yazdığıma dönersek dikeni görmezsiniz güle bakmaktan. Bizim gibi bazıları da ortada kalıveriyor. İşler iyi giderken kusur yazdığımızda "düşman" oluveriyoruz, iş kötü gittiğinde doğrular bulup çıkardığımızda ise "ters manyel" yapmakla suçlanıveriyoruz. Ya bir gruba ya da diğer gruba katılacaksınız. Sürüden çıktığınızda kurtlara kalıyorsunuz. Zico, hiç "ri-Zico" almayan ve anti Zico'culara haftada bir mutlaka malzeme üreten bir teknik adam. Aslında; F.Bahçe öyle bir camia ki, başında hangi hoca olursa olsun hep iki taraftan da bakabilen bir medyası oluşuveriyor. Güdümlü ve göbekten bağlı olanları ciddiye almıyorum ama ciddiye aldıklarım da kulübe uzaklık ve yakınlık oranlarına göre hemen ortadan ikiye ayrılıveriyorlar. Gelen kim olursa olsun "dahilik ve delilik" sınırlarında dolaşıyor. Bunu da haftada iki kez iki tarafa da malzeme üreterek yapan bir hoca çıktığında seyreyleyin cümbüşü. Benim için Zico; ekrana çıkıp Samet adındaki tercüman kardeşimi dikkatle dinleyen ve "ne diyor acaba bu çocuk" bakışlarıyla öölece durup duran bir adam. Şimdi CSKA Moskova maçı umalım ki Zico'culara servis yapsın. Benim için "en Avrupalı Fener" bana yeter. -------- >>> S-ÖZ Çiçeğin dikeni var diye üzüleceğimize, dikenin çiçeği var diye sevinelim. (Goethe) ------ >>> İnter-net F.Bahçe Avrupa'da büyük iş yaptı. Önce Belçika'nın yıldızı Anderlecht'i maymun etti, ardından "son dünya şampiyonunun şampiyonu" İnter'i... Ülke puanını katladı bile şimdiden... Öyle böyle değil, eze eze yendi İnter'i ve rakibinin hocasını salladı. Şok öyle bir etki yaptı ki, İnter Livorno'ya mağlubiyetten kurtulurken, kendine gelemeyen Fener de Bursa'da mağlubiyetten kurtuldu. Eksik filan demeyelim, ben sahada canlı canlı Crespo, Zlatan İbrahimoviç, Figo falan izledim. Mancini'nin gözleri büyüdü 5'lik, 6'lık olmaktan kurtulduğunda... --------- >>> Prof-luk Yabancı hocalar bizim duygusallığımızı, dış etkenlerin ne denli marifetli olup da kişilik bozulmalarına neden olduğunu göremiyor bir türlü. Kalli, Konya'nın 6 gollü galibiyetine kapılıp aynı kadroyu sahaya sürüyor, üstelik bu tür maçların acemisi Carrusca'lı olarak. Zico, İnter kadrosunu sahaya çıkarıyor sadece Kezman'ın yerine Semih'i koyarak. Bizim oyuncuların "medya şişirmelerine" ne denli kandığını bilmeden, basit sıkıntılardan da ne denli etkilendiğini göz ardı ederek aynı kadroları sahaya sürüyorlar. Ayrıca, çarşamba-pazar, "G.Saray için perşembe-pazar" trafiğini kaldıramadıklarını da göremiyorlar. Onları; yabancılara has bir anlayışla "tam profesyonel" kabul ediyorlar. Onların çoğu sözleşme imzalarken profesyonel, basını maç sonrası izlediklerinde ise tam birer amatör oluveriyorlar. Hocaları da onu bilmiyor... -------- >>> Lig-Alem Bendeniz artık stat stat dolaşır oldum... Radyoların yayıncı kuruluşuna maç anlatmak için cuma Ankara, cumartesi Kayseri, pazar Bursa filan derken yine yollara düştük. Buram buram lig yaşıyorum Lig Radyo ve Alem FM frekanslarında... Bir pazar gündüz Kanal A'da Haydi Maça... İçim dışım futbol oldu yine çok şükür... -------- >>> POST-İT Bütün marifetini maçın sonlarına saklamak isteyen Zico ve arkadaşları maçın gereği kadar uzatılmadığından şikâyet etmekten bıkmıyor. Rize maçı bitimi Alex yiyecekti hakemi neredeyse... Bursa maçı sonrası yine aynı şey... Oysa, hakem 4 dakika ekledi, maçın bitiş düdüğü çaldığında ise 5 dakika 15 saniye geçmişti. Yani ağlaması gereken taraf Bursaspor idi. Bütün maçı son yarım dakikaya sığdırmak ne demek? Fener kayıp yaparsa bu mutlaka dış etkenler nedeniyledir. Kendinde kusur bulunmamalıdır. Bu birinci madde. İkinci madde ise; herhangi bir anlaşmazlık durumunda birinci madde uygulanır. ---------- >>> Bu bir hakem yazısıdır 90 dakika koşacaksın, hiç hata yapmadan her şeyi görüp anında karar vereceksin ve bu kararların hepsi doğru olacak ve üstelik medya gücü olanları da kollayacaksın... Zor iş be... Üstelik bunun için 1-2 bin lira alacaksın... 90 dakika koş 1-2 milyar al... Karşındaki 90 dakika koşmadan1-2 milyon euro alsın... Birinin adına klipler yapılacak, methiyeler düzülecek... Diğerinin aleyhine ise programlar düzülecek... Çok zor iş be... Amaaa... Kayseri'de, hayatında ilk defa Gökhan Ünal ve Mehmet Topuz gören, bu iki yıldızı ilk defa bu kadar yakından gören Gökhan Güneşer adlı hakem arkadaşımız gibi çıkarıp kırmızıyı, Gökhan gibi bir beyefendiyle, Mehmet Topuz gibi tertemiz bir Anadolu delikanlısını, üstelik kaptanı çıldırtacaksın. Bunu da hemen arkasındaki kulübenin zorlamasıyla, Ankarasporluların sözlü saldırılarıyla baş başa kalan Ömer Faruk Yeşil adlı gencecik bir hakem nedeniyle yapacaksın. Bu da çok zor iş be... ---------- Diatta çok iyi iken tek hatayı yapmasa, golü bile o bulmuşken Servet tek hatasını yapmasa, Ümit Karan o muhteşem golü bulmasa kaza olmadığı için kusur bulmayacak mıydık?