Türkiye Gazetesi E-Gazete
Arama
Kaydet
a- | +A
"Onun kardeşi miydi yoksa? Ama kardeşi olup olmadığını da bilmiyordum. Artık merakımı yenemedim. Bir akşam yemeğinde yanına gidip kendimi tanıttım. O ise beni görünce hiç şaşırmadı. Meğer ne kadar da gençleşmişti? İyi ama sebebi neydi?" İstanbul''dan M.G.A''nın hatırasını yayınlamaya kaldığımız yerden devam ediyoruz. Çocukluğundan beri yanlış teşhis sonucu yıllarca ağrı çeken okuyucumuz, yanlış teşhis sonucu apandisitini dahi aldırır. Ama ağrısı geçmez. Nihayet safra kesesi ameliyatı olup rahatlar. Yıllar sonra varisten ameliyat olur bu kez de ayak topuğundaki bir yara iyileşmez. Her doktor bir şey söylemektedir. Kanser uzmanı bir doktor ışın tedavisi uyguladı ama yara kapanmadı. Yara açık iken Varis ameliyatı da olmaz dediler. Böylece bir yerde kendi halime terkedildim. Bir gün evimize bir muhterem zat gelmişti. Ben ayağımdaki yarayı kendisine gösterdiğimde bana değişik bir metod uyguladı. Sanki dua okur gibi birşeyler yapıyor, elini yarının üzerinde gezdiriyordu. Ertesi sabah, yaranın neredeyse kapandığını gördüm. Hem sevinmiş, hem şok olmuştum. Şimdilerde yeni yeni bio-enerji uzmanlarını duydukça o insanın tedavisini anlar gibi oluyorum. Neyse önemli olan yaranın kapanmasıydı. Çok şükür kapanmıştı. Artık iki bacağımdan varis ameliyatı olabilirdim. Ameliyat oldum ama bu sefer de kasığımda pet unutulmuş. Allahım şu başıma gelene bakın. Ameliyattan onbeş gün sonra bulup çıkardılar. Bu sefer de aynı yerde kist oluştu. Hiç yok yere, iki sene sonra da onun için ameliyat oldum. Aradan on yıl geçti. Rahatsızlıklar peşimi bırakmıyordu. Elli yaşımda iken ayaklarımdaki ağrı nedeniyle doktora gittim. Bir ölçüm yaptı ve dedi ki: -Sende kemik erimesi var. İki yıl boyunca bana kalsiyum yüklemesi yapıldı. Haa bu arada fizik tedavilerine de başladım. Tabii kalsiyum fazlalığının dizlerimde kireçlenmeye sebep olacağını ne ben biliyordum, ne de kimse söylüyordu. Bu arada bir de kolum Temisembe oldu. Onu da iğne ile tedavi ettiler. Bitti mi rahatsızlıklarım. Nerdeee... Elli üç yaşımda bir umre seyahatinde, el parmağım Mekke''de yanlış bir tedavi sonucu kangren oldu. Kolum bir ay askıda kaldı. Medine''de bir gece yarısı ameliyat ettiler de parmağım kesilmekten son anda kurtuldu. Derken efendim, aynı sene boyun fıtığı teşhisiyle karşılaştım. Bu da mı gelecekti başıma... Doktorların söylediği ortak sonuç şuydu: -Bu hastalığın tedavisi çok zor. En son çare de ameliyat. Haydi bakalım kolay gelsin. Derken efendim, elli yedi yaşımda yine bir anjiyo neticesinde sol dizimde damar tıkanması yani Burger teşhisi çıktı. Bu bacağa by-pass yapılması lazım dendi. Kendi damar doktorum isi bu ameliyatın çok zor olduğunu en son çare olarak ameliyat yaptırmamı salık veriyor ve bol bol yürümemi tavsiye ediyordu. Böyle böyle geldim altmış yaşına. Ama dertleri peşimi bırakmadı. Kırk yıldan beri kabızlık çekiyorum. İçmediğim ilâç kalmadı. Sinameki dahil her şey kullandım. Bundan beş yıl evvel bağırsak filmi çektirdiğimde ağızdan ilâç yasaklandı. Ellli sekiz yaşımda iken astım oldum iki sene tedavi gördüm, iyi oldum. Beş dafa 15 ilâ 25 kilo arasında Hipnoz ve Akupunktur dahil birçok yöntemle kilo verdim ama her seferinde bir veya iki yıl sonra tekrar aynı kiloya ulaştım. İşim ticaretti ama fazla hareketli bir iş değil. Devamlı oturuyorum. Bu nedenle vücudum hantal, fazla yemek yemediğim halde hareketsizlikten kilo alıyorum. Bu arada kaplıca, masaj, akupunktur tedavilerinden çok fayda gördüm... Derken efendim, bu sene Mayıs ayında, yine bir kaplıcaya banyoya gittiğimde orada bir şey yaşadım. Benim bir arkadaşım vardı. Yirmi yıllık ahbabımdı bu kimse. Ama iş güç işte. Dünya meşgalesinden olsa gerek senede bir kere ya görüyor ya görmüyordum. O kaplıcada bir adam dikkatimi çekti. Bu kimse o arkadaşıma ne kadar çok benziyordu. Tıpkı arkadaşım S.Ç. idi. Ama o olamazdı. Bu gördüğüm kimse benim arkadaşımdan en az on yaş genç duruyordu. Onun kardeşi miydi yoksa? Ama kardeşi olup olmadığını da bilmiyordum. Artık merakımı yenemedim. Bir akşam yemeğinde yanına gidip kendimi tanıttım. O ise beni görünce hiç şaşırmadı. Hatta kendimi tanıtmama şaşırdı. Ben de dedim ki: -Kardeşim ne kadar değişmişsin. Sanki on sene gençleşmişsin. Tanıyamadım inan. Birkaç gece uzun uzun muhabbet ettik. Meğer boyun fıtığına da iyi geliyormuş da akupunktur tedavisi görüyormuş. Ondan sonra kime rastlasa hep gençleştiğini söylüyorlarmış. Söylerler çünkü ben gözümle görmüştüm de tanıyamamıştım. İstanbul''a döndüğümde ilk işim doktora gitmek oldu. Hatta doktora başımdan geçenleri anlattım ve dedim ki: -Doktor bey, ben de arkadaşım S.Ç. gibi gençleşmek istiyorum... Devamı yarın
ÖNE ÇIKANLAR