''Adam inisiyatifi ele alıp, arabayı hastanenin kapısına çektirdi. Hemen indi araçtan. Zannetti ki, ben araçta, onun avukat kardeşini çağırmasını bekleyeceğim... Hemen ben de indim ardından... Bir kere yakalamıştım bir daha bırakır mıyım? Gölge gibi ayrılmıyorum peşinden..." Elazığ Kovancılar''dan beyaz eşya bayii M. Emin Ölçülüoğlu''nun hatırasını yayınlamaya kaldığımız yerden devam ediyoruz... Okuyucumuz, mağazasına gelen ve kimliklerini göstererek nişanlı olduklarını söyleyen genç bir bayanla yanındaki yakışıklı gence çamaşır makinesi televizyon ve birkaç da küçük ev aletleri vermiştir. Ancak ödenmeyen senetlerin peşine düşen okuyucumuz, neticede dolandırıldığını anlar. İcraya falan vermek istese de netice alamaz... Olayın üzerinden bir yıl geçmiştir. Bir gün Ankara''da o gençle karşılaşır. "Adam beni tanımadığını söylemişti. O halde kendimi tanıtmalıydım. -Ben Kovancılar''danım. -Hayır, yine tanımadım. -Kovancılar Elazığ''a bağlı bir ilçedir. Ben orada beyaz eşya bayisiyim. Size mal vermiştim. Hatırladınız mı? -Siz beni başka biriyle karşılaştırıyorsunuz. Kendinden o kadar emin ve o kadar rahat konuşuyor ki, bir an şaşırdım. Ama hemen aklıma geldi. Hemen PTT''nin önündeydik. Dedim ki: -Bir dakika, PTT''den senetteki ismi öğrenmek için telefon açalım. -Hay hay, açın kardeşim. Birlikte PTT''ye doğru yürümeye başladık. Ama adamın soğukkanlı duruşu beni bir hayli tedirgin etti. Etti etmesine de, hazır yakalamışken sonuna kadar öğrenmeliydim. O kadar param gitmişti çünkü... O esnada dedi ki adam: -Ben Ulus''taki PTT''de çalışıyorum. Oraya gidelim. -Onu da kabul ettim. Madem orada çalışıyorsun, kimliğinin fotokopisini alacağım. Elazığ''a döndüğümde senetteki isimle karşılaştıracağım. Çalıştığınız yer de belliymiş. O zaman sorun kalmayacak. Bir taksiye bindik ve Ulus''a hareket ettik. Allahım neydi bu başıma gelenler... Hem bu adamın o kimseye benzediğinden eminim. Hem de, adamın soğukkanlı hareketleriyle konuşmasından dolayı "yanlış biriyse?" diye endişe ediyorum. Yol boyu, yaşadıklarımı yorumluyordum... Kendi kendime diyordum ki, "Yanlış biri olsa, seninle bu kadar uğraşır mı? Git işine be! Der yoluna devam eder. Suçluluk psikolojisiyle sana itiraz edemiyor. Galiba bana numara çekmek için uğraşıyor. Aman dikkat." Sanki benim aklımdan geçeni okuyormuş gibi, pat diye karar değiştirdi: -Benim kardeşim Numune hastanesinde Avukat olarak çalışıyor. Onu da alalım. -Beyefendi, bu durumun avukatlık bir işi yok. Ben senin Ulus''taki PTT''de çalıştığını öğreneyim, yeterlidir. -Olsun, olsun.. Siz Hastaneye devam edin şoför bey. Adam inisiyatifi eline alıp, arabayı hastanenin kapısına çektirdi. Hemen indi araçtan. Zannetti ki, ben araçta, onun avukat kardeşini çağırmasını bekleyeceğim... Ben durur muyum, hemen ben de indim ardından... Hastanenin içine girdik. Baktı ki gölge gibi ardından hiç ayrılmıyorum. Durdu. Başını kaşıdı. Gayet zeki bir şekilde rica etti: -Sende telefon kartı veya telefon varsa, kardeşimi arayıp çağırayım. -Beyefendi, kardeşiniz burada çalışmıyor mu? Dahili telefon için karta veya telefona gerek yok. Şuradaki telefonlardan dahili numarasını arayıverin. Çağırın kendisini, şurada bekleyin gelince görürsünüz. Dudaklarını yaladı. Öyle yaptı. Açtı dahili numarayı, biriyle görüştü ve beklemeye başladık... Artık tüm işimi gücümü unutmuş, bu sır adamın peşinde ben de beklemeye başlamıştım... Epey bekledik... Nerdeyse ayaklarımıza kara su indi... Ne gelen var ne giden... O da bir yere ayrılamıyor, ben de başından ayrılmıyorum. Ama içimden, "Tamam bu adam kesin o dolandırıcı. Yoksa bu kadar bekler miydi?" diyorum. Öyle heyecanlıyım ki sormayın... Bu arada aklıma geldi. "Gelin birlikte, dışarıdaki telefon kulübesine gidelim. Oradan mağazayı arayayım, senetteki ismi öğrenelim" dedim. İtiraz edemedi. Birlikte telefon kabinine gittik. Telaşlandığımı belli etmemeye çalışarak Elazığ''ı arayıp mağazada bulunan kardeşime durumu anlatarak dedim ki: -Adamı yakaladım. Sen bana o senetteki ismi verir misin. Ben böyle konuşunca, adam biraz öfkeli müdahale etti: -Bakın ben size saygılı davranıyorum. Siz de bana saygılı olun!.. "Tamam düzeltiyorum. Ona benzeyen biriyle karşılaştım" dedim. Kardeşim ise, "Abi hemen bulamam ismi. Ben senetlere bakayım, sen on dakika sonra beni yeniden ara" dedi. Allahım, ne olacak şimdi? Ya adam, "Yeter be!" diyerek çekip gideceğim derse? Yüzdük yüzdük kuyruğuna geldik derken, ya elimden kaçırırsam?.. Etrafta polis falan da yok... ¥ Devamı yarın

