“Tesettürümüze gerektiği kadar dikkat etmez, namazlarımızda da gevşek ve tembel davranırdık.”
Bir kimse samimi olarak Cenab-ı Hak’tan istediğinde Rabbim ona razı olduğu yolu göstereceğini vadetmektedir.
Büyük İslam âlimi Hüseyin Hilmi Işık Efendinin (rahmetullahi aleyh) hayatını okuduğumda hayretler içinde kalmıştım.
Lisede okurken mukaddesatına saldıranları görünce büyük hayâl kırıklığına uğramıştı? Birkaç sene önce, beraber oruç tuttuğu, namaz kıldığı arkadaşları iftiralara aldanarak, ibadetten vazgeçmişlerdi.
Namaz kılan oruç tutan tek o kalmıştı. Yalnız kalmak, onu çok üzmüştü. 1929 senesinde, lise son sınıfta, 18 yaşındaydı. Kadir Gecesi, okulda yatmışlardı. Uyuyamadı. Yatağından fırladı. Düşüncelerinde, îmânda yalnız kalmıştı. Sıkılıyordu, bunalıyordu. Bahçeye çıktı. Gökyüzü yıldızlarla dolu idi. Eyüp Sultân’ın, yâni Hâlid bin Zeyd’in türbesine karşı, Haliç’in ışıklı dalgaları, sanki ona, “üzülme, sen haklısın” diyorlardı. Hıçkırarak ağladı:
“Yâ Rabbî! Sana inanıyorum. Seni ve Peygamberlerini seviyorum. İslâm bilgilerini öğrenmek istiyorum. Beni, din düşmanlarına aldanmaktan koru!” diye yalvardı.
Allahü teâlâ, bu mâsum ve hâlis duâsını kabul buyurdu. Kerâmetler, hârikalar hazînesi, ilim deryası Abdülhakîm Arvasî “rahmetullahi aleyh” önce rüyada, sonra câmide karşısına çıktı ve onu kendine çekti, yazıyordu.
Mübarek hocamızın bu yaşadıklarını okuduğumda hıçkıra hıçkıra ağlamıştım. Çünkü çok etkilenmiştim. Çünkü kendilerini tanımadan yıllar önce ben de o duygulara benzer gariplik ve üzüntü içinde Rabbime dua etmiştim. Ve benim de duam kabul olmuş ve mübarek hocamın paha biçilmez hazinesi “Tam İlmihal Seâdet-i Ebediyye kitabı, Türkiye gazetesine aboneliğim vesilesiyle bana hediye edilmişti.
Nereden nereye… Yaşadıklarımı haydi baştan anlatayım bari…
Rahmetli babacığım dinine düşkün bir insandı. Çok iyi bir aile reisiydi. Annemle birlikte bir mümin olarak ibadetlerini yerine getirirler, helale harama çok dikkat ederlerdi. Ellerinden geldiğince bizlere de örnek olurlar, öğretmeye çalışıyorlar, güzel dinimizi sevdirmek için büyük gayret gösterirlerdi.
Ama biz daha çok ana babamızdan değil de çevremizden etkilenirdik. Tesettürümüze gerektiği kadar dikkat etmez, namazlarımızda da gevşek ve tembel davranırdık. Babamın fıkıh bilgisi pek yoktu. Ama elinden Mızraklı İlmihal isimli küçük kitabı hiç düşürmezdi... DEVAMI YARIN