“Kitap konulan ve okunan ne kadar yer varsa oralarda Ehl-i sünnet âlimlerinin eserlerini yaymalıyız...”
Sabah 05.00 gibi kalktık. Giyindik. Eşimin borç bulduğu parayla düğüne gider gibi hastaneye gidip sıramızı aldık. Hâlim yoktu. Köşede bir yere varıp yattım. Uyumuşum. Hanım uyarttı. Sıramız gelmiş. Girdik Ürolojiye. İçeride Özbekistan'da aldığım tahlil sonuçlarını gösterdim. Bir bana bir tahlillere baktı. Hiçbir şey sormadan önümdeki kâğıtları işaretledi.
“Gidin kan verin. Saat 14.00'te tahliller belli olur” dedi.
Bir tuhaf olmuştum. Şimdiye kadar ne hastane, ne beyaz önlüklü doktor, ne hemşire ne de hastabakıcı görmüştüm. Kendimi uzay üssünde zannediyordum. Tahlilleri verip dışarı çıktık. Ben yine ayakkabılarımı başımın altına koyup kestirdim. Şoför usulü yani… Gözüm açılmıyordu. Görmem de azalmıştı. Hanım tekrar sıra alıp beni göz doktoruna götürdü. Şeker gözü çürütmüş. “Sol gözü kurtaralım” dediler. Lazer yaptılar seansı o zaman elli liraydı. Öğleye yemek yemezsek paramız yetiyordu. Lazeri yaptırdık. Lazer ışığı gözüme güm güm vuruyordu. Dayanamıyordum. Şükür bitince gene o ağacın dibine yattım. Gözüm hepten körleşmişti. Hanım iki simitle bir küçük su getirdi. Yedik, içtik. Saat 14.00'te doktor tahlilleri inceledi. Yüzüme baktı:
“Şekerin, kolesterolün, böbrek değerlerin yüksek hemen bir dâhiliyeye görün!”
Dâhiliyede de raporlarım, tahlillerim incelendi. “Seni Adana'ya sevk edeceğiz” dediler.
Adana'da Nefroloji polikliniğinde tam bir hafta incelediler ve kararı verdiler:
“Diyaliz hastasısın.”
Bu sıkıntıların öncesinde mütevekkil bir insan olmama, ibadete başlamama Ehl-i sünnet itikadını ve bu yolun büyüklerini öğrenmeme ve sevmeme vesile olan Hakikat Kitabevinin o birbirinden güzel kitaplarını bana getirip satan o adını bilmediğim genç kardeşime çok teşekkür ediyorum.
Hey gidi hey… Uluslararası yollarda tır şoförü olan koca Hilmi, haftada üç gün bir mini diyaliz arabasında, haftanın üç gününü geçireceği diyaliz odası yolcusu öyle mi?
Emrine şükür Allah'ım. İsyan yok. Şükür var. Çünkü kitaplar öyle yazıyor.
İşte bunun içindir ki bu hatırayı okuyan herkese şunu tavsiye ediyorum: Camilerde, kütüphanelerde, kahvelerde, kıraathanelerde kitap konulan ve okunan ne kadar yer varsa oralarda Ehl-i sünnet âlimlerinin eserlerinin bulunmasına vesile olmaya çalışmalıyız. Hatay’ın Erzin ilçesinden tır şoförü Hilmi Ağabeyi ve hatırasını unutmamalıyız.
Metin Nadim-Tekirdağ