Türkiye Gazetesi E-Gazete
Arama
Kaydet
a- | +A
Türkiye gündemine bakış Türkiye, motoru yüksek hızda çalışan bir araç gibi sürekli sarsılıyor fakat yerinde sayıyor... Türkiye''ye gaz verenler vitese el atmıyorlar. Bu nedenle dünya gerçeklerine uymayan bir gündemle kendi oluşturduğu sorunlarla boğuşuyor, kendi kendisiyle kavga ediyor. Türkiye''nin içinde bulunduğu çatışma kültüründen çıkıp bir uzlaşma kültürüne kavuşması gerekiyor. Bunun için de kendisini iyi anlaması ve sorunlarına doğru teşhisler koyması lazım. Bunları yapacak anlayış, siyasal kadrolar ve liderlik daha ufukta gözükmüyor... Dünyadaki siyasal gelişmeler Türkiye, Türklerin idrakine varmadıkları kadar önemli bir ülke. Bir ayağı ile diğerine basıp ileri gidemediği için başkalarını itham eden bir deve benziyor. Dünya gündemini bilim, teknoloji ve ekonomi belirliyor, siyaset ikinci düzeyde. Oysa Türkiye''de bunun tam tersi geçerli. Bu nedenle Türkiye, dünya gündeminin dışında bir seyir izliyor. Ama, dünya bizi anlamıyor diye şikayet ediyor. Türkiye dünya sistemine uyum sağlamamakta direnirse ya onun dışına düşecek ya da bu sistem ondan daha güçlü olduğu için Türkiye''yi değiştirecek. Biz Türkler uyum sağlama kabiliyeti olmayan bir sistemin sürekliliğinin de olamayacağını hiç anlamadık. Anlamamakta da ısrar ediyoruz. Öcalan davası ve DGM''ler Öcalan bir adi suçlu olarak yargılanmalıydı. Oysa kendisine siyasi bir dava açıldı. O da savunmasını siyasal zeminde yapıyor ve bir silahlı olarak başladığı serüvenini barışçı olarak noktalamak istiyor. "Bakın, ben barış sunuyorum, oysa Türk Devleti bu tarihi fırsatı kullanmıyor" demek fırsatını elde etmek istiyor. DGM''lerin yapısının Avrupa Hukuku''na uymadığı yıllardan beri biliniyor. Uyumsuzluğun bir nedeni mahkeme heyetinde bir askerî yargıcın bulunması, ikincisi DGM''lerin yargı alanına giren kimi yasalar (Terörle Mücadele Kanunu gibi). Türkiye Öcalan davası ile geç de olsa birinci alanda değişiklik yaptı, ama yargılama usulünde değişiklikler yapılmadığı sürece askeri yargıcın yerine sivil yarıcın konmasının yeterli olmadığına ilişkin yeni eleştirileri duymaya hazırlanmalıyız. Asla kabul etmem Birisinin adamı olmayı, asla kabul etmem. Şimdiki aklım olsaydı Şimdiki aklım olsaydı, daha az titiz olmaya çalışırdım... Neme lazım Neme lazım diyemediğim için başıma bir sürü dert geldi. İnanmıyorum İnsanın bütünüyle iyi veya bütünüyle kötü olabileceğine inanmıyorum. İnsan şaşırtıcı bir varlık. Prof. Doğu Ergil''den bir hatıra 50 yılı geride bıraktım Hatıra kısmı, geleceğinden daha uzun bir hayat dilimindeyim, yani 50 yılı geride bıraktım... Hatıralarımın hangi birini anlatayım ki? İstanbul''da doğup Kayseri''nin bir köyünde ilkokulu bitirip yandaki bir diğer köyde bir Amerikan (Talas) Koleji''ne başlamak başlı başına bir öykü... Türkiye''den gencecik, "Acaba başarabilecek miyim?" endişeleriyle Amerika''ya gidip okuduğum ve yıllar sonra profesör olarak davet edildiğim üniversitenin kapısından girerken gözyaşlarını tutamamam bir başka anı... Üniversite ikinci sınıfın Ağustos ayında Türkiye''nin yarısını motosikletle dolaşıp Ankara''ya ülkesine vurgun biri olarak dönerken bu ülkeye ne pahasına olursa olsun hizmet vermeye and içmem ve birbirimizi çok az tanıdığımız bir kız arkadaşımı yoldan gönderdiğim mektuplardan sonra karşımda bir aşık olarak bulmam... Ve daha geçen sene 6 metrelik bir tekneyle Marmaris''ten yola çıkıp 2,5 metreye varan dalgalarla 7 saat boğuştuktan sonra Bozburun limanına girdiğimde daha önce bir bilge köylü dostumdan dinlediğim "denizin öteki yüzü"nü keşfetmenin korku ve hazzını bir arada yaşamak... Birkaç ay önce beni kıvandıran ve hayatım boyunca bilim alanında verdiği mücadeleyi taçlandıran bir çalışmayı bildirdiler: Bir Anadolu üniversitesinde bilim hayatım ve eserlerim tez konusu yapılmış... Bir kelime bir cümle Eğitim: İnsanı kölelikten kurtaran, dünya ve diğer insanlarla bütünleşmesini sağlayan en önemli olgu. Enflasyon: Yenilmeyecek bir canavar değil, o bizim çıkarcılığımızından ve beceriksizliğimizden çıkan bir sorun. Siyaset: Bir uzlaşma ve sorun çözme aracı olmalıyken çatışma ve sorun çıkarma aracı haline getirdik. Vefa: Hep minnettarlık duyduğum ama her zaman uyamadığım bir haslet. Kitap: Toplumun aklı, ruhunun yansıması ve ancak 20 tane yazarak katkı yapabildiğim bir insani iletişim aracı. Sanat: İnsana bahşedilen tüm yeteneklerin, düşünce, hayal ve tasarım gücünün gerçekleştiği alan. Demokrasi: Birlikte yaşamanın şartlarının belirlendiği, birlikteliğin hukukunun oluşturulduğu, farklılıkların bağdaştırıldığı eylem ve hayat alanı. Vatandaş: Birey olduğunun farkında olan, devletin kurucu ortağı, diğer bireylerle birlikte hukukun belirleyicisi... Özgür kişi. Hukuk: Devletin değil, vatandaşların, kendi aralarında ve devletle olan ilişkilerinde hangi kuralların geçerli olacağını belirledikleri ortaklık.
ÖNE ÇIKANLAR