''Onlara durumu bütün açıklığı ile anlattım. Ama enteresan bir şey oldu. Dolandırıcılık masası ekipleri, bana da o adama yaptıkları muameleyi yapıyorlardı. Aklıma Kemal Sunal''ın kiracı filmi geldi. Hayret!.. Malımla rezil oluyordum işte...'' Elazığ Kovancılar''dan bir firmanın bayii M. Emin Ölçülüoğlu''nun hatırasını yayınlamaya kaldığımız yerden devam ediyoruz. Okuyucumuz, mağazasına gelen ve kimliklerini göstererek nişanlı olduklarını söyleyen genç bir bayanla yanındaki yakışıklı gence çamaşır makinesi televizyon ve birkaç da küçük ev aletleri vermiştir. Ancak ödenmeyen senetlerin peşine düşen okuyucumuz, neticede dolandırıldığını anlar. İcraya vermek istese de netice alamaz. Olayın üzerinden bir yıl geçmiştir. Bir gün Ankara''da o gençle karşılaşır. "Elazığ''dan kardeşim senetteki ismi bulup beni tekrar arayacaktı ama, aradan geçen zaman içersinde ya adam gitmeye kalkışırsa ne yapardım? Ben yine de işimi garantiye almalıydım. Çünkü bu adamın o dolandırıcı olduğuna kesinkes inanmıştım. Hastane polisinin yerini öğrendim ve polise durumu anlattım. Polis dedi ki: -Bu adamın senedi var mı yanında? -Hayır memur bey. Senet Elazığ''daki mağazamızda. Ben de Ankara''da tesadüfen karşılaşmıştım. -Ama bu şekilde bu şahsı tutamam ben. -Efendim, dolandırıcılık masasını bir arasanız. Çünkü bu adam beni bu hastaneye, "Burada avukat kardeşim var. Onunla görüşelim" diye getirdi. Bunun üzerine dolandırıcı araya girdi: -Hayır, ben size "kardeşim" demedim, "Arkadaşım" dedim. Hem de "avukat" değil "teknisyen" dedim. -Tamam bu sözlerini de kabul ediyorum. Yeter ki sen, teknisyen dediğin arkadaşını çağır. Onu da kabul edeceğim. O gelsin, seni tanıdığını söylesin. Yerin belli olsun. Ama bir türlü o meçhul teknisyenin de gelmesini istemiyordu. Bunun üzerine polisin bilgisi olsun diye dedim ki: -Hani sen Ulus''taki PTT''de çalışıyordun. Oraya gidelim. Bu sefer yine çevirdi lafı: -Hayır ben PTT''de değil, onun inşaatında başka bir isimle, yani başkasının ismiyle çalışıyorum. Adamın bu tutarsız tavırları karşısında polisten henüz bir hareket gelmiyordu. Bu arada dolandırıcılık masasından ekip geldi. Onlara durumu bütün açıklığı ile anlattım. Ama enteresan bir şey oldu. Dolandırıcılık masası ekipleri, bana da o adama yaptıkları muameleyi yapıyorlardı. Aklıma Kemal Sunal''ın kiracı filmi geldi. Hayret!.. Malımla rezil oluyordum işte... Hastanedeki teknisyen denilen adamın getirilmesinde ısrar edince, nihayet adamı çağırdılar. Bu arada dolandırıcı olan, kimliğini çıkartıp polislere gösterdi: -Bakın memur bey, benim üzerimdeki kimlik bu. Siz senetteki ismi öğrenin, benimle alakası olmadığını göreceksiniz. O esnada, nasıl aklıma geldiyse "Bu kimlik sahte!" dedim. Bu arada hastanedeki teknisyen dedikleri adam, yanında amiri durumundaki biriyle geldi. Bizim dolandırıcıyı görür görmez ne dese beğenirsiniz: -Efendim, beni dolandıran bu adamdır. Mesele şimdi anlaşılmıştı. Meğer tanıdığım dediği adamı da dolandırmış. Tabii hastanede böyle biri olduğunu bildiği için bana yalan atarken de dolandırdığı adamdan söz etmiş. Bunun üzerine polisler dolandırıcıyı sıkıştırdılar. Bir iki sorudan sonra, her şeyi bülbül gibi anlatmaya başladı. Hastanedeki adamı da, Bakanlıklar''da birinin kapısında beklerken, başka bir isimle kendini tanıtmış ve borç para isteyerek demiş ki: "Bu cep telefonum sende kalsın. Nereden bakarsan bak 200 milyon eder. "Böylece adamdan borç parayı almış, bir daha da semtine uğramamış. Evet, bu adam beni de Elazığ''da dolandırmıştı. İşte tesadüfen de olsa Ankara''da karşılaşmış ve ısrarlı takibim sonucunda kendisini yakalatmayı başarmıştım. Dolandırıcılık ekibi, hepimizi alıp emniyete götürdüler. Benim Ankara''daki işlerim aksamıştı ama, varsın aksasın. Yeter ki bu sahtekar cezasını çeksindi. Emniyette ifadelerimiz alındı. Bize, "Tamam biz gerekeni yaparız" denildi ve ayrıldık. Aynı gün belirli aralıklarla emniyeti arayıp, gelişmeyi sorduğumda, "Henüz mehkemeye göndermedik" cevabını verdiler. Ertesi gün aradığımda ise, aldığım cevap beni hayretler içersinde bırakmıştı. Çünkü delil yetersizliğinden midir nedir serbest bırakılmıştı adam. Bir mağdur olarak dolandırıldığıma mı yanayım, bulunduğu kurumdan dolandırıcılık ve hırsızlık suçundan atılan ve epey sabıkası bulunan, bir de sahte kimlik yakalattıran birinin delil yetersizliğine mi?..

