Türkiye Gazetesi E-Gazete
Arama
Kaydet
a- | +A
"Ama sanki DGM''ye ifade verir gibiydim. Soyum sopum işim gücüm sorulduğu gibi, eşimin çalıştığı iş yerinin bile telefonlarını verdik. Ve itimat sağlanmış oldu. Ardından başka bir şart daha koştu: - Bakın, bizim evin kirasını bir gün geciktirseniz bile, bir aylık bedel daha alırız. Bunu kabul ediyor musunuz?" İstanbul Bahçelievler''den "kiracı" rumuzuyla yazan okuyucumuzun hatırasını yayınlamaya kaldığımız yerden devam ediyoruz... 17 Ağustos depreminden sonra birçok insan, evi hakkında araştırmaya girdiği gibi, okuyucumuz da kirada oturduğu binanın üç katının kaçak olarak inşa edildiğini öğrenir. Zaten kendisinden başka diğer kiracılar, taşınmıştır bile. Mecburen o da ev aramaya başları. Ama ev bulmak ne mümkün. Derken, bir emlakçının yardımıyla başka bir emlakçıya ev bakmaya giderler. Ama daha ev tutulmadan iki emlakçı komisyon pazarlığına oturur. Onların bu hali okuyucumuzun gözünü korkutur. Ama yapacak bir şey yoktur. - Ben 70 milyon komisyonumu alırım. - Hayır 70 milyonu ben alırım. Size 50 milyon kalır. Şöyle böyle derken komisyonda anlaştılar. Saat da olmuştu gecenin dokuzu. Apartmana gittik. Bu arada apartmanın yöneticisi geldi. Yönetici sıfatıyla ev sahibinin adına, bizi epey bir sorguya çekti. Ne iş yaptığımızı, nereli olduğumuzu falan... Neymiş, ev sahibi çok titiz bir adammış. Bülbül gibi ne sorulursa söylüyorduk. Ardından evi, emlakçıya yazdıran ve ev hakkında söz sahibi olan kimse geldi. Emlakçı, tanıştırdı ve birlikte bürosuna gittik. Şimdi benimle birlikte oraya giden emlakçı hem komisyonunu alacaktı. Hem de benimle beraber gittiği için sanki kiraya o tutacakmış gibi meslektaşına soruyordu: - Nedir evin şartları söyleyin bakalım. Kira fiyatını söylediklerinde, gözüme baktı bizim emlakçı. Ben de boynumu büküp kabul ettim. Zorlanarak da olsa ödeyebileceğim bir miktardı. Bunun üzerine ev hakkında söz sahibi olan adam konuşmaya başladı: - Beyefendi yalnız biz çok hassas kimseleriz. Herkese evimizi kiraya vermek istemiyoruz. O bakımdan önce sizi tanımamız lazım. - Buyurun tanıyın beyefendi? Ardından adam sordu ben cevap verdim. O sordu ben cevap verdim. Ama sanki DGM''de ifade verir gibiydim. Soyum sopum işim gücüm sorulduğu gibi, eşimin çalıştığı iş yerinin bile telefonlarını verdik. Ve itimat sağlanmış oldu. Ardından başka bir şart daha koştu: - Bakın, bizim evin kirasını bir gün geciktirseniz bile, bir aylık bedel daha alırız. Bunu kabul ediyor musunuz? - Kabul ediyoruz, ne yapalım. - Elektrik su ve doğalgaz faturalarını ödedikten sonra, her defasında mutlaka getirip bize gösteriyorsunuz. Bunu da kabul ediyor musunuz? - Ediyoruz, ne yapalım. - Ayrıca tahliye taahhütnamesine, notere gidip ilave birkaç madde olarak bunları ekleyeceğiz. Kabul ederseniz tamam. - Kabul beyefendi, ne yapalım. - Ha, yanlış anlaşılmasın. Kiranın günü geçtikten sonra, geçen her gün için bir aylık kira bedeli isteriz. Sözüm ağzımda kaldı. Benimle birlikte giden emlakçı dayanamamış patlamıştı: - Yeter yahu? Siz ne biçim insansınız. Ben de emlakçıyım. Böylesine ilk defa rastlıyorum. Adamı IMF gibi hesaba çekiyorsunuz. Hem bir dakika, şimdi de sen benim sorularıma cevap ver bakalım. - Bu dairenin doğalgazının başlığı neden yok? Bu soru karşısında adam biraz şaşırdı. Çünkü benimle gelen emlakçı işi biliyordu. Doğalgaz başlığını İGDAŞ yetkililerinden başka kimse sökemezmiş. Öyleyse bir bit yeniği daha ortaya çıkmıştı. Bu defa da bizim emlakçı bastırıyordu. Emlakçının karşı sorularıyla bu adamın ev sahibi olmadığı ortaya çıktı iyi mi? Adam başladı "Önemli değil, gerektiğinde ev sahibine ulaşırım" demeye. Oysa ilk tutacağımız zaman hiç öyle değildi. Bunun üzerine bizim emlakçı anlaşmayı feshetti. Bana döndü: - Yürü kardeşim, bu ev tutulmaz, dedi. Benimle giden emlakçı komisyon alacakken dahi yapılanlara dayanamamıştı. Sonradan öğrendik ki, bütün bunları, kiracıyı üç gün içerisinde kapı dışarı koyabilmek için tezgahlıyorlarmış. Üç ay içerisinde aynı şekilde üç ayrı kiracıya vermişler bu evi. Daha bir aylık kirayı alır almaz da mal sahibi ortaya çıkıp, adamları sokağa atmış. Adamlar derdini kime anlatacak? Verdiği 1000 marklık depotizoyı istese, ev sahibine vermemiş nasıl istesin. "Git verdiğin adamdan al!" deniliyor. Emlakçıya gitse, "Kardeşim evini tuttun, komisyonumu aldım. Aranızdaki problem beni ilgilendirmez" diyor. Para verdiği adamı arasa bulamıyor derken zavallı yağmalandığıyla kalıyor. O ev de sürekli boş duruyor. Allah yüzümüze baktı da, oraya başka bir emlakçı ile gitmiş olduk. Yoksa biz de anlayamayacaktık nasıl çarpıldığımızı. Vah güzel memleketim vah!..
ÖNE ÇIKANLAR