"Duydunuz işte... Basit bir işlem için otuz dakika. Hah!.. Oysa ben ne yapıyorum?.." diyor ve sonra da cep telefonunu çıkarıp masanın üzerine koyuyor, hoparlörle sesi yükseltiyor ve hızlı çalışan kendi bankasını arıyor, sonra da işlemini birbuçuk dakikada hallediyordu. O reklamı izlerken aklıma benim sevgili Ziraat Bankam geliyor hep. Ben de reklamdaki "Hah" diye hayıflanan adama gülüyorum." Yıllar önce, banka şubesinden ilk içeri girdiğimde hayret etmiştim: -Ne kadar tenha bir şube. T.C. Ziraat Bankası''ndan söz ediyorum. Hiçbir serviste kuyruk yok. Bekleyen üçüncü kişiyi arasanız bulamazsınız. Şubenin yeri güzel. Reyonlar şıkır şıkır. Yerler pırıl pırıl. Oysa diğer, bazı özel bankalar öyle mi? Hangi reyona gitmek isterseniz isteyin en az on kişi, hatta bazen yirmi kişi var kuyrukta. Demek ki işi bilmiyorlar. Aradan yaklaşık on sene geçti. Aradaki kalite farkını hiçbir bankaya kaptırmadı Ziraat bankası. O günden bu güne ne zaman bankanın herhangi bir şubesine uğrasam, işlerim anında çözümleniyor. Hani bir reklam vardı televizyonlarda. Hatırlasanız ya... "Kahrolsun kuyruklar. Yaşasın şubesiz bankacılık" diye başlıyordu. Adam kuyrukta bekleyen vatandaşa soruyordu: -Kaç dakikalık yoldan geldin? -On -Kaç dakikadır burda bekliyorsun? -On -Etti yirmi. Kaç dakikalık işlemin var? -On. Sonra ellerini birbirine vurarak eyvahlar çekiyor ve ekliyordu: -Duydunuz işte... Basit bir işlem için otuz dakika. Hah!.. Oysa ben ne yapıyorum?.. Sonra da cep telefonunu çıkarıp masanın üzerine koyuyor, hoparlörle sesi yükseltiyor ve hızlı çalışan kendi bankasını arıyor, sonra da işlemini birbuçuk dakikada hallediyordu. O reklamı izlerken aklıma benim sevgili Ziraat Bankam geliyor hep. Ben de reklamdaki "Hah" diye hayıflanan adama gülüyorum: -Sen bu reklamla ancak, Ziraat Bankasını bilmeyenleri ikna edebilirsin. Ama hiçbir Ziraat Bankası müşterisi senin reklamına kanıp da senin bankana gitmez. Niye mi efendim? Ziraat bankasında hiçbir işlem bir buçuk dakika sürmez de ondan. Çünkü zaten Ziraat Bankasının hiçbir reyonunda kuyruğa rastlayamazsınız. Eğer bir iki, kuyruklu şubesini gördüyseniz, bilin ki oradaki memurlar gerçek bankacılığı bilmiyorlar. Henüz çağı aşan hizmetle tanışmamışlar. Benim gittiğim birkaç şube o kadar pratik ki, bankadan ayrılırken şok oluyorsunuz. Hatta başınızı iki yana sallarken gülümsediğinizi gören vatandaşlar, "Vah vah, aklını mı oynattı nedir?" diye bakıyor size. Öyle ya, bir bankada bu kadar hızlı işlem olur mu? Oluyor efendim. Bakın anlatayım... Giriyorsunuz bankadan içeriye. Zaten sizden başka hiç kimse yok sırada. Doğruca memur beye gidiyorsunuz. Memur bey gülümseyerek soruyor: -Buyurun ne vardı? -Bir havalem vardı da. -Karşı tarafa çok acale mi ulaşacak? -Tabi, en geç yarın eline ulaşmasını istiyorum. -Aaa, bakın on line sistemimiz yine arızalı. Dolayısıyla anında havale yapamıyoruz. İsterseniz siz yarın erkenden gelin. -Ama beyefendi, bu on lineler sık sık arızalanıyor. Hiç ilgilenen yok mu? Ben şimdi vakit buldum. Bir daha sabah erken nasıl geleyim? -Valla beyefendi biliyorum da ben sizin iyiliğiniz için diyorum. Yoksa bana göre hava hoş. Ben alırım parayı, normal yolla havale ederim. O da en erken onbeş günde ulaşır karşı tarafa. -Yani? -Yanisi bu. On line arazalı olduğundan anında havale imkanımız yok. Tercih sizin. Ama bize sorarsanız, yarın gelin. Daha kolay olur. Düşünüyorsunuz. Öfkelenip, "Hayır şimdi göndereceğim" diyerek parayı yatırırsanız, onbeş gün sonra ulaşacak. Ya da, "La havle" çekerek çıkacak, yarın tekrar geleceksiniz. Bu konuşma ve karar vermeniz bir dakikayı bile bulmuyor. Ne kuyrukta bekliyorsunuz ne zamanınız kayboluyor. Ha, işiniz yarına mı kaldı? O kadar da olsun canım. Diğer bankalar birbuçuk dakikaya inmek için milyonlarca dolar reklam parası veriyorlar. Reklamsız birbuçuk dakika bu kadar oluyor. Zaten başına iki defa böyle bir hal gelen müşteri başka bir bankayı tercih ettiği için, kuyrukta bekleyen adam zaten olmuyor. Hem yarın ne işiniz var ki, bir zahmet uğrayıverin bankaya.

